Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

KİŞİSEL GÜÇ

  Kişisel gücümüz, aslında varolan armağanımız ve gerçek kuvvetimizdir. Ne yazık ki çoğu kez birçok değişik biçimde, farkında olmadan bunu unuturuz.
  Diğer insanların düşüncelerini dikkate alır bir hale geldiğimizde, gücümüzü de vermiş oluruz. Bu gücü yeniden ele geçirmek için bunun sizin hayatınız olduğunu hatırlayın. Önemli olan sizin ne düşündüğünüzdür. Karşınızdaki kişileri mutlu etme gücüne gerçekten sahipsiniz. Onların düşündüklerini kontrol edemezsiniz; aslında düşündüklerini nadiren etkileyebilirsiniz. On yıl önce memnun etmeye çalıştığınız insanları yeniden düşünün. Şimdi neredeler? Olasılıkla bugün hayatınızda değiller. Hayatınızda bir yerleri varsa büyük olasılıkla hala onların onaylamalarını kazanmaya çalışıyorsunuzdur. Bundan vazgeçin. Gücünüzü geri alın. Kendinizle ilgili kendinize ait bir görüş oluşturun.
  Gücümüzün istediklerimizi yapmamıza, olabileceğimiz her şey olmamıza yardımcı olması beklenir. Gücümüz bize yapmamız
“gereken” şeyi yapabilmemiz koşuluyla verilmemiştir. Bu yaşamla ilgili yapabileceğimiz en kötü şeydir. Kendimizi doyurmalıyız.

   Kişisel güç yaşamlarımızda ve çevremizdeki kişilerin yaşamlarında bütünlük ve inceliğe yer açar. Bu güç diğer insanları güçlü olma konusunda desteklediğimiz anlamına gelir. Bu tür güç bizi içimizden destekler. Sizi güçlü olarak gördüğümde, kendi içimde olan gücün de farkına varırım. Sizi sevgi dolu olarak gördüğümde, yardımcı olamam, ama sevgi dolu bir biçimde karşılık verebilirim ve kendi içimdeki sevgiyi bulurum. Eninde sonunda sizin hakkınızda inandığım şeyler, kendi hakkımda inanmak zorunda olduğum şeylere son verir. Sizin bir kurban olmadığınıza inanıyorsam, bu kendimin de bir kurban olmadığımı fark etmeme yardımcı olur. Bunun, bu iyiliğin büyümesine, yayılmasına izin vermesi bir lütuftur. Diğer insanlara duyulan inançta, kendimize inanmak için de bir inanç buluruz.
  Yarın niçin bugünden çok daha fazla mutluluk olasılığına sahipmiş gibi görünür? Çünkü oyunu nasıl oynadığımızın bir önemi olmaksızın gücümüzü kaybederek bu
“daha çok” oyununda kendimizi aldatırız. “Daha çok” oyunu yeterince iyi olmadığımız duygusunu uyandırarak bizi bir eksiklik noktasında tutar. İstediğimiz şeyi elde ettiğimizde, kendimizi daha kötü hissederiz, çünkü bu hala yeterli değildir. Hala mutsuzuzdur. Keşke biraz daha fazlasına sahip olsaydık. Asıl önemli olanın basitlik olduğunu fark etmeyiz.

  Leslie ve beş yaşındaki kızı Melisa bir alışveriş bölgesinde caddede karşıdan karşıya geçiyorlardı. Yüksek sesle müzik çalan bir jeep trafik lambasını kaçırmıştı, çünkü sola dönüş yapmak için şerit değiştirmişti. Daha on yedi yaşında olan sürücü, güneşe dönük olduğundan Leslie ile Melissa’yı göremedi. Ama Leslie Jeep’i gördü; kendilerine çarpabileceğini anlamıştı. Sadece kızını kollarından tutabildi. Sürücü son anda onları fark edip direksiyonu kırdı. Donakalmış bir haldeki anneyle kızın hemen uzağında durmakta olan park etmiş araçlardan bazılarına çarptı. Genç çocuk olup bitenden perişan olmuştu, ama Leslie’nin tek hissedebildiği minnet duygusuydu.
  “Bir başka biçimde, örneğin Melisa ile ben caddede, ölmüş yatarken de bitebilirdi rahatlıkla” dedi gönlü ferahlamış anne. “hayat o kadar çok yön kazanabilir ki. O gün dizlerimin üzerine çöktüm, çünkü canımız bağışlanmıştı, O zamandan beri hiçbir şeyi kesinmiş gibi görmedim.
  Minnettarlık duyan bir kişi güçlü bir kişidir, çünkü minnettarlık güce yol açar. Bütün bolluk sahip olduğumuz şeyler için minnettar olmaya dayanır.

  Gerçek güç, mutluluk ve iyilik minnettarlığın o ince sanatında bulunmaktadır. Sahip olduğunuz şeyler için, oldukları biçimiyle işler için minnettar olmak. Kim olduğumuz, doğumumuzla birlikte dünyaya getirmiş olduğunuz şeyler için minnet duygusu taşımak. Benzersizliğiniz. Milyonlarca yıl içinde bir başka siz daha olmayacak asla. Hiç kimse tam sizin gibi dünyayı göremez ve ona tepki veremez. Diğer yandan, şu an sahip olduğunuz şeylerin ve insanların değerini nasıl anlayacağınızı bilmiyorsanız, elde ettiğiniz, daha çok şeyin, insanın ve gücün değerini niçin anlayabilesiniz? Anlayamazsınız çünkü “minnettarlık kas”ınızı hiç çalıştırmadınız, minnettar olmayı öğrenmediniz hiç ya da bu duyguyu hayata geçirmediniz. Bunun yerine “ Bu ikinci eş, bu ikinci milyon dolar, bu daha büyük ev hala yeterli değil. Daha fazlasına ihtiyacım var” diye düşüneceksiniz. Üstelik böyle yaşayacaksınız, sürekli olarak daha fazlasını ya da işlerin olduğundan farklı olmasını isteyerek, sahip olduğunuz her şey için minnettar olmaktansa “daha çok” oyununu oynayarak, kendi yollarınıza, paradan ve maddi zenginlikten daha büyük ve daha görkemli şeylere bizi götüren yollara odaklanırız,”daha çok” oyununu “yeterli” ile değiş tokuş ederiz. “Yeterli mi?” diye sormayı bırakırız, çünkü son günlerimizde yeterli olduğunun farkına varacağız. Neyse ki bunu yaşamlarımız sona ermeden önce anlayabiliriz.
  Yaşam
“yeterli” olduğunda, daha fazlasına ihtiyaç duymayız. Günlerimiz yeterli olduğunda yaşanan ne güzel bir duygudur. Dünya yeterlidir. Ama çoğu kez bu duygunun doğmasına izin vermeyiz. Bu yabancı bir duygudur, çünkü hayatlarımızı yeterli olmadıklarını hissederek yaşama eğilimindeyizdir. Yine de bu algıyı değiştirebiliriz. İşte hayat, benim de daha fazlasına ihtiyacım yok demek harika bir şükran ve güç ifadesidir. Daha fazlasına ihtiyacınız yoksa, her şeyi kontrol etmeniz gerekmez, yaşamın da yavaş yavaş görünmesine izin verebiliriz.
  İçeride çok büyük bir güce, ama bunun nasıl kullanılacağı konusunda çok az bilgiye sahibiz.
" Gerçek güç kim olduğumuzu ve dünyadaki yerimizi bilmekten gelmektedir." Biriktirmemiz gerektiğini hissettiğimizde, kim olduğumuzu gerçekten tümüyle unutmuşuzdur. Gerçek gücümüzün her şeyin iyi olduğunu ve herkesin tam da olmaları gerektiğini gibi belirdiklerini bilmekten geldiğini hatırlamak zorundayız.

Yaşam Dersleri Yazan: Elisabeth Kübler Ross - David Kessler- Ege Meta Yayınları

 

© Astroset 2004-2010