Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

MUTLULUĞA GİDEN YOL

  Hepimiz mutlu olmak arzusu ile yanıp tutuşuyoruz. Ve hiç durmadan daha çok, daha kolay ve daha hızlı mutlu olmanın çarelerini arıyoruz. Ama en önemli şeyi yani mutluluğun bir nicelik yani çokluk değil nitelik olduğunu unutuyoruz. Yani daha çok şeye sahip olmakla mutluluk elde edileceği yanılgısını göz ardı ediyoruz. Bu nedenle de, mutsuzluğu ve ona bağlı sağlık sorunlarını son yıllarda daha çok yaşıyoruz. Bu rahatsızlıkların pek çoğu da psikosomatik rahatsızlıklar yani ruhsal kökenli rahatsızlıklar…

MUTLULUK BİR YAŞAM BİÇİMDİR ve HOLİSTİK/BÜTÜNCÜL YAŞAMA YOLCULUKTUR

   Böyle bir yaşam var mı? Nerede gördünüz? Varsa eğer, mutluluk o yaşamın ulaştığı son noktada mıdır? sorusu ile çok sık karşılaşırız, siz de tanık oluyorsunuzdur bu sorulara ama yanıt sorunun içinde gizlidir. "Mutluluk varılması hedeflenen bir durak değil, bir yolculuktur.." Doyumlu ve bilgece bir yaşama yolculuk, sadece sağlığa veya mutluluğa giden bir yol değildir. Zihinsel düzeyde yani mantal düzeyde de yenilenmeyi ve yeni bir bakışla yaşamayı ve bu tip bir yaşama ait uygulamalardan ne pahasına olursun olsun vazgeçmemeyi gerektirir.

  Mutluluğun tarifi var mı ?
   Mutluluk ve mutlu olmaya ilişkin pek çok bilgiye sahibiz ama hiçbiri yeterli değil. Mutlu olmak üzerine yazılmış çok sayıda roman, şiir, makale, şarkı, türkü, senfoni, film, tiyatro eseri yarattık. Mutluluğun moleküler ve hücresel temellerinden bile haberdarız. Mutluluk kimyasallarından (serotonin ve dopamin), hormonlarından (endorfinler) faydalanmaya çalışıyoruz. Ama diğer taraftan mutluluğun neyi ifade ettiğini, ne anlama geldiğini bile henüz yeteri kadar bilmiyoruz. Yanıtlanması en zor sorular şunlardır; Mutluluk, mutsuzluğun karşıtı mıdır? Mutluluk bir ilaç, mutsuzluk bir hastalık mıdır?

  Mutluluk eylemde bulunmakla elde edilir, düşünmekle değil !
  Günlük yaşamımız bir yeniden yapılanma sürecidir. Yeniden yapılanma doğumla başlamakta ölene kadar da sürmektedir. Yeniden yapılanan şeyler sadece hücrelerimiz veya hücresel organcıklarımız değildir. Düşüncelerimiz ve hislerimiz de (sevgi, düşmanlık, kin, hüzün ve kederlerimiz) sürekli yeniden yapılanma halindedir. Bu yeniden yapılanmadan mutluluk da nasibini alır. Bizi mutlu eden şeyler veya bizi mutluluğa götüren nedenler sürekli olarak yeniden yapılanır. Bu yaşam serüveninde eğer yolculuğumuzu "bilgece bir yaşama seyahat" olarak planlamış ve  sırlar dünyasına giden otobüsümüzde korkudan, öfkeden, kinden mümkün olduğunca uzak bir koltuğa oturmuşsak, bilgece yaşam yolculuğumuz daha o kadar rahat geçecek ya da rahatsız edici öğeler bizi diğerlerinden daha az yaralayacak demektir.

  Yaşama küsmek mümkün mü ?
  Yaşama küsmek, onun dışındaymış gibi davranmak mümkün mü? Tabii ki mümkün de, yararı nedir? Diye durup bir sormak gerekmez mi? Çünkü bu yaşam bir tane ve sadece  bizim. Öyleyse neden mutsuz olmayı seçelim ki? Gezegenin içinde bulunduğu şartlar her insanı bireysel olarak kendi yaşamı hakkında karar vermek konusunda yeni atılımlara yönlendiriyor. Bu büyük gerçeği görmezden gelmektense önümüze sunulan yeni imkanları neden değerlendirmeyelim ki… Madem ki  çağın en büyük sorunu Mutsuzluk öyleyse kendini  mutsuz ve doyumsuz hisseden her bireyin yaşam kalitesini yükseltmek için yeni arayışlara girmesinde ne gibi bir sakınca olabilir. Bazıları çıkışı yoga da bulurken bazıları içsel yolculuklarını meditasyon ve benzeri yöntemlerde arayabilir bazıları ise daha gerçekçidir, nedenleri nasılları, niçinleri, bazı şeyleri neden aşamadığını ya da nasıl aşması gerektiğini düşünür ve ona da yanıt verecek en iyi metot astrolojiden geçer. Kendi doğum haritasına sahip çıkma cesareti oldukça ileri seviyeli bir cesarettir ve bireyi aradığı temel soruların yanıtlarına götürür. Geriye ise sadece yeni bir yaşam programı ile mutluluğa ve içsel huzura gidecek yolu izlemek kalır. Mutsuzluk hastalıkları, günümüzün en önemli sağlık sorunlarını oluşturuyor ve alternatif arayışlar artıyor. Bu alternatif arayışlardan en aktif  olanlarından biri de doğum haritası aracılığıyla uygulama alanı bulan Astro Terapi.

  Umut ve mutluluk, insanların en büyük özlemleri haline geldi. Bunalmış, yıkılmış, yaşam otobüsünden inmeye karar vermiş, küsmüş, darılmış insanların sayısı hızla artıyor. Bunların çok azı yoksul ve eğitim düzeyi düşük insanlar. Mutsuzluk salgını, sanıldığının tersine eğitimli ve varlıklı insanlar arasında daha hızla yayılıyor. Daha hızlı kök salıp daha kolay boy atıyor. Yani açıkçası belli bir maddi gelir düzeyinde ve kültürde olmak da artık yeterli gelmiyor. Yaşama yeni bir bakış açısının hızla yapılandırılmasında hepimiz için büyük yararları olacak gibi gözüküyor.

 
Mutluluk bilgece bir yaşama yolculuktur
  Çare yeni bir "mutluluk kültürü" ve arayışını oluşturmak, bilgeliğe giden yolculuğu yeniden planlamaktadır. Hayatı basitleştirmek, ağırlıklarından uzaklaştırıp sadeleştirmek ve  hafifleştirmek bireyi çok rahatlatır. Sırtımızda bize ait olmayan 40 kg bir çanta taşıdığınızı düşünün, onu ilgisiz ve sevecen bir tavırla yere bırakmak ne güzel değil mi? Adeta detokslanmış, toksinlerinden arındırılmış, sade, yalın bir yaşam, düşünmesi bile insana sevinç veriyor işte gerçek çare bu  yöneliştedir. "Sevinç, ruhun özüne dönüşündedir" der Doğu Bilgeleri… Sevinç ruhun yeniden dirilmesi, pencerelerini açıp içine temiz ve taze havayı yeniden çekmesidir. Hevesi, arzuyu yeniden ateşlemesidir. Mutlu olmak için hevese, arzuya ve huzura daha çok ihtiyacımız var.
 
Unutmayın! Mutluluk, beden ruh ilişkisinin yeniden örgütlenmesidir. Bedenin ruha, ruhun bedene güvenmesidir. Kopukluk ve küskünlüklerin giderilmesi, beden ve ruhun birbirine yeniden sarılıp sevgiyle bütünleşmesidir. Mutluluk bilgece bir yaşama yolculuktur.

  Mutsuzluk hastalıkları günümüzde yaygınlaşıyor EVET!  İş yaşamı, günlük kargaşalar hepimizi sanki mutsuzluğa mahkum ediyor. Öncelikle bu gerçeği kabul edelim ve onunla yüzleşmekten korkmayalım ki çare arama sevinci dolsun yüreklere!...
  Çünkü insanlar hayatlarına çok şey aldılar. Ve doldular. Doldular. Sonunda da taştılar. Çok mobilya, çok ayakkabı, çok kadın, çok erkek, çok telefon, çok yapacak şey, çok gidecek yer, çok yemek, çok içmek, çok gürültü, çok saçmalık, çok kalabalık. Çok, çok, çok... Ve her şey tüketim üzerine. Haliyle an geliyor bu çokluk içinde yokluk yaşıyorsun, bu kalabalıkta kendini kaybediyorsun ve yeniden bulmak istiyorsun. Ve basitliği, sadeliği, yalınlığı arıyorsun. Bunlar da fazlalıklardan arınarak oluyor, gereksiz şeylerden kurtularak. İşte bu, detoks demek. Yani fiziksel değil önce ruhsal detoks.
  Sadece yemekle ilgili bir kavram değil. Ben "Beş kilo vermek istiyorum, bana yardımcı olabilir misiniz?" diyenlere yanıt aramıyoruz. Bu detoks programı öyle bir şey değil. Sonuçta o kiloyu verir tabii ama amaç sadece kilo vermek değil, ona bir yaşam biçimi kazandırmak gerekir ki mutlu olmayı, huzurlu olmayı öğrensin. Artık herkes rejimlerin bir işe yaramadığını biliyor. Evet, veriyorsun kiloyu ama geri alıyorsun. Demek ki başka bir şey yapmak lazım. Hayat tarzını, beslenme biçimini, kafanı yani bakışını değiştirmek çok daha önemli. Hayatımıza farkındalık getirmemiz gerekiyor...
  Bu da ancak yaşamına ve öğreti olan yaşam programına sahip çıkmakla olur ki, kendi DNA’larına kayıtlı yaşam programını bilmeyen insan ona mutluluk getirecek öğeleri nereden bilsin. Günlük yaşam ne derse onu yapıyor da yine mutsuz oluyor. Ne iş yetiyor, ne mal, ne mülk, ne para, ne kariyer. Çünkü mutluluk içte ve çok bireysel her insanın mutluluk bulacağı  nokta farklı, hobileri farklı, ihtiyaçları farklı. Birine kariyer derken ötekine eş , ötekine sanat görünüyor bireysel haritalarda. Doğum haritası konusu bu yüzden çok önemli. İnsanı insana tanıtmanın en direkt, sade ve kolay yolu. Elbette terapi ile de bir sonuca gidilir ama uzun sürer bir de terapistin çok usta olması gerekir. Derinlerde saklı olan ihtiyacı hissetmesi de gerekir ki günümüz karmaşasında bu iş  sanıldığı kadar kolay değildir. Rast gelmesi lazım eskilerin deyimiyle… O nedenle pratik ve günümüze uygun çözümler aramak hakkımızdır.

  Mutluluğu ararken yapılacak en iyi egzersiz kendini tanımaktır. Mutlu olmayı bekleyen herkes bunu kendisi başarmalıdır. Çünkü dünyada kaç milyar insan varsa ve mutluluğa giden o kadar milyar da yol vardır. Ben yolumu kendim bulmakta ustayım diyenlere kimsenin sözü yok. Ama kafam karışık, çıkış bulamıyorum diyenlere yanıt neden olmasın?

  Mutlu insanlar var mı ?
  
Neden olmasın? Olmaması mümkün değil ki… Biz de dilersek, karmaşık gibi gelen sorunların basit çözümleri olduğu gerçeği ile her istediğim an karşılaşabiliriz. Yeter ki sahiden isteyelim. Doğal yapısını bozup yeniden yarattığımız zor bir dünyada yaşıyoruz. Dünyayı biraz sentetik, plastik, biraz hormonlu, antibiyotikli ve genetiği ile oynanmış bir yer haline getirdik. Bu yeni dünyanın başlıca sorunu "mutsuzluk sorunu" dur ve bu sorun sağlığımızı tehdit eden en önemli etkenlerden biridir. Mutluluğumuza önem vermiyor, onu korumuyor, büyütmüyor, fark etmiyoruz. Bunun bedelini ise yeni ve kendi icadımız hastalıklarla ödüyoruz. Depresyon, panik bozukluk, akut anksiyete, anoreksiya nervoza, reflü özafajit, mutsuz bağırsak sendromu, nörodermitis, bu hastalıkların en sık görülenleridir. Mutsuzluğun neden olduğu bu hastalıklar bir salgın hızı ile batıdan doğuya doğru yayılıyor. "Majör depresyon"un gelecek yılların en sık görülen hastalıklarından biri, belki de birincisi olacağı belirtiliyor. Depresyon 21. yüzyılın veba salgını olabilir diye korkanlar bile var.
  Mutlu insanlar ise daha az hasta oluyor. Daha hızlı iyileşiyor. Daha çok yaşıyor. Daha çok üretiyor Daha yaratıcı, hoşgörülü, affedici, yardım sever, insan kıymeti bilen bireyler oluyor. Sorunları daha az, problemlerini daha kolay çözüyor, daha az sorun üretiyor. Yetenekleri ve olanaklarıyla daha kolay yüzleşiyorlar.
  Bu doğallığı kazanmaya  giden yolda herkese başarılar diliyoruz çünkü inanıyoruz ki herkesin çıkışı farklı noktadır yeter ki aramaya başlasın ve yenilenmek, değişmek mutlu olmak istesin…

 

© Astroset 2004-2010