Astrolog Gözüyle

WWW.ASTROSET.COM

ZİHİN DAĞINIKLIĞI

   Günümüz insanının bir tür “Zihin Dağınıklığı Çağı” nda yaşamakta olduğunu bilmem fark ettiniz mi? Sıradan bir gün sona erdiğinde başarı ve huzur hissi duymak eskiden hiç bu kadar zor değildi. Artık zihinler daha dağınık, zihin oyunları daha fazla istekler de buna paralel olarak daha abartık olduğu için sıradan küçük mutluluklar ve hazlar kimseye yetmemeye başladı. İyi mi oldu? Hayır! Hiç de iyi olmadı. 
  Küçük mutlulukları tatmayan büyük mutlulukları da yaşayamaz. Aşırı gürültü, aşırı istek ve aşırı bilgi yüklemesi sosyal bir sorun olarak büyüyor; bilgi, derinlik ve karşımızdakini dinleme eksikliğinin yerini hızla alıyor. Özellikle derinlik eksikliği ciddi bir sorun olarak giderek artıyor ve daha büyük kitleler için; her geçen gün daha derin yalnızlık ve umutsuzluk anlamına geliyor maalesef !…

  Yıllar önce çok severek okuduğum gerçek bir yaşam öyküsünü anımsadım son günlerde. Kitabın adını anımsayamıyorum ama bir otobiyografi olduğunu biliyorum ve o bakış açısının günümüz insanı için bu kadar önemli olabileceğini daha önce hiç düşünmemiştim. Hatta yapılması hiç de zor değilmiş gibi gelmişti nedense… Kansere yenik düşmemek için son günlerinde bile öğrencilerini ağırlamayı, onlarla konuşmayı, neşelenmeyi, gülmeyi unutmayan ünlü profesör, tüm hastalığına rağmen evini dostlarına ve öğrencilerine kapatmaz, her gün onlarla toplanmaya devam eder, hiçbir şey olmamış gibi davranır, neşesinde, coşkusunda hiçbir azalma olmaz ve artık son günleri yaklaştığında gazeteciler bir soru sorarlar ona ve derler ki: "Size yeni bir yaşam hediye etselerdi ne yapardınız?" sorusuna verdiği yanıt hala aklımdadır. Şöyle demişti:

 “Yine çok sevdiğim bu veya başka bir işte çalışırım, hafta sonlarımı ailemle geçiririm, hep beraber en sevdiğimiz yemekleri yerim, dostlarımla yaptığım toplantıları asla kaçırmam ve arada küçük bir kaçamak yapıp çok sevdiğim cevizli çöreklerimi yemeyi asla ihmal etmem.” 
  Dışarıdan bakınca tek düze gibi gözüken bir yaşam değil mi? Pek çok insan böyle bir yaşama burun kıvırıp geçip gidebilir ama bir türlü fark edememektedir, gerçek huzur tek düzeliğin satır aralarında saklıdır, tıpkı yeni doğan güneş gibi insanın içini aydınlatıveren o gizil yaşam sevincine benzer mutluluk; nedensiz, oldukça sıradan ama çok doyumlu bir duyguyla önce sizi sonra tüm çevrenizi sarıverir, şaşkınlıklar, zihin dağınıklıkları, körlükler ve bencilliklerin üstünü ışıklarıyla örterek…

  Zihin dağınıklığı, derinlik eksikliği ve dinleme bozukluğu konusuna geri dönersek canlı ve yaşanmış bir örneği paylaşmak isterim. Geçen gün bir danışanım aceleci ve dağılmış bir sesle beni aradı, “kafam çok karıştı bana yardım edin lütfen!” diyordu. Henüz adımlarını attığı iş hayatında yakın zamanda kendi şirketini kurmuştu. Hiç alışık olmadığı türden insanlarla işi gereği konuşmak ve onlara derdini anlatmak zorunda kalıyordu. Ve zaman zamanda doğru olduğuna inandığı düşüncelerle iş dünyasının zorlamaları arasında sıkışıp kalıyordu. İşte öyle günlerinden birisindeydi. Kendisine bir teklif yapılmıştı ve çok cazip görünüyordu. Ancak bu teklifle birlikte büyük oranda bir riskte alması gerekiyordu.
   Ona kendi haritasının verilerini de göz önüne alarak şu soruyu sordum." Evet çok cazip bir teklif ama sizin kurulu bir düzeniniz var. Bu düzen zaman içinde gelişecek ve zenginleşecek gibi görünüyor. Oysa bu teklifin arkasında sizin düzeninizi tehdit eden bir risk var. Ve bana göre bu riski almak sizin için bir cesaret sınavı değil. Peki siz bu riskin olası kötü sonuçlarını kaldırabilecek kadar güçlü görüyor musunuz kendinizi ? " Tamam dedi bu konu üzerinde daha detaylı düşüneceğim.
  Birkaç hafta sonra danışanımla yeniden görüştüğümüzde bana o gün yaptığımız konuşmada sorduğum sorunun cevabını bulduğunu ve aslında şartlarını iyileştirmek istediğini ama bunun için var olan düzenini riske atmak istemediğini anladığını söyledi. İşin ilginç yanı ise bu görüşmemizden sadece bir hafta sonra mucizevi şekilde çok sağlam bir ortaklık teklifi almış ve işini de istediği gibi genişletme imkanı bulmuştu.

  Bu sadece bir örnek, bunun gibi o kadar çok olay var ki yaşamımızda; bizi çok zorlayan olayların ardındaki gizli değişim ihtiyacını görebilenler kendilerini karmaşa dalgalarına asla teslim etmiyorlar, duruyor, düşünüyor ve değişimi seçiyorlar. Tabii şartların, zaman ve mekan kesişmelerinin ve bazı fırsatların rüzgarlarını da arkalarına alarak…
  Danışanımın bu fiziksel ve zihinsel farkındalık hali onu, enerjileri dengelenmiş bir aşamaya getirdi ve önündeki gerçek fırsatı yakalamasına yardım etti. Baskı yaratan olaylarda gizli bir değişim teması vardır ve neyi nereden nasıl değiştireceğimizi bulduğumuzda hem mutlu hem başarılı oluruz.

  Ruhsal ve sosyal bakış açısından kendini dinleme, güçlü bir değişim aracıdır. Kendimize ve çevremize biraz daha dikkatli gözlerle bakmakta büyük yararlar var. Özellikle gençler ve çocuklar için durum biraz daha hassas olabilir. Çocuklar, anne babalarına seslerini duyuramazlarsa, duygusal endişeleri ciddiye alınmazsa, evde ve sınıfta problemli davranışlara sürüklenirler. Saatlerce seyredilen televizyon ve oynanan video oyunları okul için kalan tüm dikkati ve konsantrasyonu dağıtır ve notlar düşer. Kendinize örnek alacağınız iyi bir dinleyicinin eksikliği hayal kırıklıklarına, şiddetli patlamalara ve kontrol kaybına neden olabilir. Zamanla yerleşen zayıf bir öz saygı, işyerinde genele oranla düşük bir performans ve yetersiz dinlemenin yarattığı tahriplerin gelecek nesillere aktarılmasıyla mutsuz aile ilişkilerine neden olur.

  Bir kişiye görüşlerini yargı ve önerilerin tehdidi olmadan aktarma şansı verildiğinde dinleyicisi aynı görüşte olmasa bile bu, iyi duygular yaratmadaki ilk adımdır. Her iki tarafta da var olan bir açıklık hissi, tartışmaya ve problem çözmeye yolu açar. Öz saygı, dinlenilmekten kaynaklanan saygıdan meydana gelir. İnsanlar anlaşılmak gibi temel duygusal ihtiyaçları karşılandığında okul derslerine, projelerine ve işlerinin sorumluluklarına daha iyi katılabilirler. Danışan-danışman ilişkisinin temelinde de iyi bir dinleyici olma özelliği vardır, üstelik bu dinleme de karşılıklıdır yani ikisinin de birbirini dinlemesi, söylenenlere can kulağı ile katılması ile birlikte, yaşamın minik mucizeleri günlük olaylara kolaylıkla indirgenebilir.

GÜRGÜN 2010

 

© Astroset 2003-2016