Paranormal Deneyimler

WWW.ASTROSET.COM

Astral Çıkış

  Yedi sene öncesi... Yaşım daha yirmi iki...

  Sabah kahvaltımı yapıp ve belki uyuyabilirsem biraz daha uyurum düşüncesiyle geri yattım.

  Gözlerim kapalı... Çok sıkıntılı bir dönemde olmama ve hatta normal şartlar altında bile bedenen ve ruhen rahatlamayı, gevşemeyi öğrenemeyişime rağmen sanki azıcık gevşemiş, rahatlamış gibiyim; kendimi sınırlı bir boşluğa bırakmışçasına. Hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Sadece uyumak ve unutmak... Sanki, o sıkıntıları yaşayan ben değilmişim gibi hissetmek...

  Uyku ile uyanıklık arasındayım. Sırtüstü yatar vaziyetteyim. Gözümü açmaya çalıştım bir an, açamadım. Çok güçlü, bembeyaz bir ışık yumağı kamaştırdı gözlerimi tam o sırada. Birden zihinsel ellerim, zihinsel elllerim diyorum, çünkü o anda bedenim hareket halinde değildi; bir kapıyı kapamaya çalışırken buldum. Bunu fizik bedenimle yapmadığımdan eminim ; o anki vücut pozisyonumu çok iyi hatırlıyorum. Fakat öyle ilginç ve kuvvetli bir his ki bu; o an, neredeyse fizik bedenimle hareket ettiğimi düşüneceğim. Ama yok, hayır! Fizik bedenim, yatağımla temas halinde. Zihinsel ellerimse boşlukta; o kapıyı sımsıkı itiyor, kapamaya çalışıyor. Onlar kapamaya çalıştıkça, arkadan çok büyük bir güç buna izin vermemek için çok büyük bir baskıyla kapıyı bana doğru geri itiyor. Bu sırada o büyük ışık yumağı, kapının arasından bulunduğum yere süzülerek gözümü kamaştırmaya ve görüşümü engellemeye devam ediyor.

  Benim gücümü aştı ama bu mücadele; çok yoruldum! Sonunda ışığa ve kapının diğer tarafındaki güce daha fazla direnemeyeceğimi anlıyor ve kapıyı bırakıyorum. Kapının kolundan elimi çekmemle ışık yumağının kayboluvermesi, aynı anda gerçekleşiyor.     

  İşte, asıl o andan itibaren başlıyor en ilginç olanı; ruhum, ayaklarımdan itibaren bedenimden yavaş yavaş çıkmaya başlıyor. Çok şaşkınım! Ne yani, şimdi ruhum beni terkediyor da bunun an be an bilinciyle mi yaşıyorum dünyadaki son saniyelerimi?! Birazdan ruhum yükselecek ve ben ölmüş olacağım. Evde de yalnızım ama... Eşim, ancak akşam eve gelince öğrenebilecek öldüğümü artık. Aileme de haber verir. Çok üzülürler öldüğümü duyunca. Cenazemi Türkiye'ye gönderseler bari hemen. Keşke onlarla konuşma fırsatım olsa da onlara üzülmemelerini söylesem. Hem ben çok rahatım şu an. Canım hiç yanmıyor, korkulacak hiçbir şey yokmuş meğer, ölümle ilgili! Allah duamı kabul etti; bedenim tertemizken alıyor canımı. Sanki içime doğmuş bugün öleceğim.

  Birkaç saniye içerisinde bu düşünceler hızla aklımdan geçerken, vücudumdan çıkmayı sürdüren ruhumun göğsüme dayandığını farkettim. Ve öylece kaldı. Ne geri aşağıya, ayaklarıma süzüldü, ne de bir parçacık daha yukarı çıktı. Nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde ve hızla ruhumun, yine yaşantımda olduğu gibi bedenimin her yanını kaplamış olduğunu farkettim sonra. Fakar yayılım sürecini bedenimle hissetmedim, yalnızca zihnim idrak etti bu durumu.

  "Ölecek gibi oldum ama ölmedim!... Yaşıyorum tekrar!... İnanamıyorum!..." gibi düşüncelerin zihnimde uçuştuğu an, gözümü açtım. "Artık eminim! İşte ; ruhum bedenime geri döndü!" diye konuşurken içimden, durumdan emin olmak için, vücudumun her bir tarafını yokladım ellerimle. Hem de beden ellerimle! 

  Bu bir mucize! Ölüme gitmek de güzeldi ve de ilginçti. Ama sevdiklerimden bedenen ayrılacağım için hüzünlü tarafı da vardı tabii ölümün.

  Jaluzileri açtım. Pencereyi de... İçeriye dolan ve yüzüme vuran Güneş, hiç bu kadar sevindirmemişti beni ve hiç bu kadar çok sevmemiştim onu. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum kendimi. Hayatıma format atıldı sanki.

  Artık, her bakımdan daha güçlüyüm ve daha çok seviyorum yaşamayı. Hayatın ve sağlığımın kıymetini çok daha iyi anladım. Daha çok şükrediyor ve daha çabuk mutlu oluyorum ; tıpkı, çocukluğumdaki gibi!

V.M

Yayın Tarihi: 13.Kasım.2009

 

© Astroset 2004-2010