Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

HERMETİK ÖĞRETİ’DE İNİSİYASYON - 2

Hermes’te konuşmanın gücü ve sesin etkisi

  Hermes’in güçlü varlığı ve yaydığı tesir, bir bilgi külliyatını binlerce yıl beriye taşımıştır. Mısır hiyerogliflerindeki “ibis kuşu”  onu temsilen çizilir. Ayrıca, Nil Deltası’na gelmeden önce, ora halkı tarafından kutsal sayılan maymun başlı  bir varlık da daha sonraları Hermes’in  simgesi olarak kullanılmıştır. Hermes’in etkisi, düşünsel çalışma gerektiren her alanda etkili olmuş ve kendisine bir çok özellikler atfedilmiştir. Sadece Merkür Gezegeniyle değil, ay ile de özdeşleştirilen ve “Ay Tanrısı” olarak da anılan Hermes, “zamanı ölçen ve hesaplayan tanrı” olarak tarihe geçmiştir.

  Yerinde ve etkili konuşmanın gücü ve sesin etkisi konusundaki derin bilgisi sayesinde, doğru tonlamalarla istediği her şeyi gerçekleştirdiği söylenir. Bu nedenle, Menfis teolojisinde Ptah’ın dili, “Evreni doğuran Tanrı eyleminin yayınımı” şeklinde ifade edilmiştir. Sesin ve sözün etkisi ve hatta ilahi niteliği, eskiden beri bilinen bir gerçektir. Kadim kozmolojik bilgilerde, “Daha hiçbir şey var olmamışken, söz vardı...” denir. Örneğin, Yuhanna İncili bu Hermetik kavramla başlar:
  “Başlangıçta söz vardı ve söz Tanrı’yla birlikteydi ve söz Tanrı’ydı. Her şey O’nun aracılığıyla var oldu ve olan hiçbir şey O’nsuz olmadı.Yaşam O’ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu alt edememişti." İsa Peygambere de,
"Tanrı’nın kelamı" denir; o,"yaşayan söz"dür ve “sözün kudretinin somut hali” olarak tanımlanır.

Hermesin Kayıp Sözleri (Hermetika)

  Güzel konuşma sanatı olan “retorik” başlıbaşına bir bilimdir. Retorik, sözün üstün değere erişme yollarını gösteren ve söz söyleme sanatlarını inceleyen bilim dalıdır. İşte bu bilimin en kadim üstadı olan Hermes; dili tüm kıvraklığıyla kullanıp, öğretisini etkili kılmak için ondan yararlanmıştır. Hermes’in, Tanrıların yazıcısı ve sözün efendisi olarak betimlenmesi bundandır. Hermes tüm bilgeliğini güçlü sözlerle retorik sanatının  inceliklerini kullanarak aktarmıştır. Bununla birlikte, Hermetika’nın 15.ci kitabında bakın nasıl uyarıyor o zamanki kitap yazarlarını ve çevirmenleri:

Öğretilerim daha anlaşılmaz görünecek gelecek zamanlarda,
tercüme edildiklerinde bizim ana dilimizden Yunanlılar’ın diline.
Çeviri, anlamların çoğunu çarpıtacaktır.

Bizim ana dilimizde ifade edildiklerinde, öğretiler açık ve sadedir.
Çünkü bir Mısırlı sözcüğünün kendi sesi, anlattığı eşeyin tınısını taşır.

Bu nedenle, olası tüm önlemler alınmalıdır;
Yunanca’ya çevrilerek bu kutsal satırların bozulmasını önlemek için!

Yunanca; göz boyayan bir dildir. Bu nedenle
benim sözcüklerimin inandırıcı etkisini taşıyamaz.

  Hermetika’da Tanrı bir söz söyler, bununla yaratılışın kaotik suları sakinleşir. Bu söz, Tanrısal düşüncenin  dışa vurumudur. Tezahürat; ide ile başlar, söz ile somutlaşır. Söz, idenin dışa vurumudur(4). Bu durumun Hermetika’da şu şekilde ifade bulduğunu görüyoruz:

Atum’un kelamı doğurgan suların üzerine düştü ve onları tüm formlara gebe bıraktı.
Sözün ahengiyle düzen kazanarak vücut buldu 4 element, birleşerek yataratmak üzere canlı varlıkların neslini.

  İlk Çağ düşünürlerinden ünlü Platon, Hermes’in sayısız icadını kabul etmiştir. Hermes için “Thot” adını (M.Ö.2.y.y.’da) Heredot icat etmiştir. Zaman içinde, asıl adı Hermes olan Thot’u o zamanki öteki tanrılardan ayırt etmek için, ona “trismegistus” (üç kez yüce) ünvanını benimsemişlerdir. Üç kez yüce oluşunun açılımı ise; “doğa üstü güçlerde üstad”, “simyada üstad”, ve “olağan üstü bilgide ve etkide üstad” dır. Ayrıca Hermes, “kral”, “büyük rahip” ve “öğreti kurucusu” olarak da kabul edilmiştir. Çünkü; astroloji, mimari, geometri, tıp, retorik ve inanç disiplini konularını kapsayan her türlü bilgiyi Hermes’in indirmiş olduğu söylenir. Tüm bunlara ek olarak, Hermes; kadim Yunanlılar tarafından “piramitlerin mimarı” olarak da tanınır. Gize’deki Keops, Kefren ve Mikerinos piramitlerinin tufan öncesi teknolojisi kullanılarak Hermes rahipleri tarafından inşa edildikleri ve bugün sanıldığı gibi sadece birer firavun mezarı olmadıkları ve birer enerji jeneratörleri oldukları söylenir. Ayrıca, piramitler; inisiyasyon eğitimlerinin verildiği ve törenlerinin yapıldığı birer mabettir. Bu piramitlerin benzerlerinin Mars Gezegeni yüzeyinde de bulunduğu, elimize geçen son bilgiler arasındadır.

  Yunanlı tarihçi Heredot, ilk üç pramidin ve Sfenks’in tufan öncesinde yapıldığını doğruluyor. Bu saptamayı, ünlü araştırmacı Zecharia SITCHIN da “Gökyüzüne Merdiven” adlı kitabında tarihsel belgelere dayalı olarak yapmış bulunuyor. Mısırlı rahipler, Herodot’a; bu piramitlerin tufandan önce Mısır’ı yöneten Firavun Surid döneminde Hermes rahiplerinin “üstadlık sırları”nı daha sonraki nesillere aktarmak amacıyla inşa ettiklerini ve aradan 341 nesil geçtiğini söylemişlerdir. Kabaca bir hesap yapacak olursak; piramitlerin günümüzden 12-13 bin yıl önce inşa edildikleri anlaşılmaktadır. Özellikle Keops Piramidi’yle ilgili bulgular; bu piramidin çok özel bir yapı olduğunu ve bulunduğu yere özellikle yerleştirildiğini gözler önüne sermektedir. Yapımındaki ölçüler, binlerce yıldan bu yana aritmetik ve geometri bilimlerini kullanan  büyük mimarların eseri olduğunun kanıtı niteliğinde görünmektedir.Yine Z.Sitchin’in  “Gökyüzüne Merdiven” adlı kitabında bununla ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>


(4) İDELER Fizik ötesindeki “yaratılış kalıpları”dır. Bir illüzyon ortamı olan bu dualite ortamında her şey idesinin izdüşümüdür. İzdüşümlerden hareketle her şeyin idesine ulaşma cehti, bir bakıma aynınlanmaktır.Bu yapılanma içinde, her bir ide, varlık için varılması gereken bir hakikkattir.
 

© Astroset 2004-2010