Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

 

AŞK MI; PARA MI?

  Bir süredir gündemde yer alan bu anket değişik kanallardan uygulandı ! ve sonuç olarak, halkın büyük çoğunluğunun "Para" tercihine öncelik verdiği ortaya konuldu. Yine son günlerde dikkatimizi çeken başka bir husus ise, genç kızların erkekleri en çekici yapan özelliklerinin başına "Para"yı getirmeleriydi. Bu anketler gösteriyor ki, tüm dünyada giderek artan bir şekilde hüküm sürmeye başlayan para anlayışı ülkemizde de giderek yaygınlaşıyor. 
  Elbette yaşamın bize sunduğu olanaklardan faydalanmak açısından para gerekli bir araç ancak onun vasıtasıyla elde edeceğimiz bütün zevkler satın alma kurallarını içermekte. Maddi ve somut nesneleri esas kabul edersek, ihtiyaçlarımızın tatmini için gereken paraya her zaman gereksinim duyacağız. Ancak başarıyı ve yaşamdan aldığımız tatmini ölçmek açısından parayı kullanmaya başlamamız bizi özümüzden uzak bir kayboluşa götürebilir. Sevdiğiniz bir insanla parası olmamasına rağmen yaşayacağınız bir an, sevmediğimiz bir insanla büyük bir servetin içinde geçireceğiniz bir ömre bedel olamaz mı ? Elbet parasız mutluluk hayal diyebilirsiniz. Ancak bu seferde sahip olduğumuz en büyük değerlerden birisi olan
"Hayal Gücü"müzü durdurmuş olmuyor muyuz? İnsan maddi ve nesnel boyutu kadar manevi ve duygusal boyutu içeren bir varlık. Kişinin kendisiyle barışması toplumun ve çevresinin ona empoze ettiği ölçütleri kabul etmesinden mi geçiyor ? Onu değerli kılan serveti değil, yalnızca varoluşu ve yaşantısından zevk alabilme kapasitesi olamaz mı ?Evet! İnsan sadece yaşıyor olmaktan ötürü bir değerdir. Ona zevk verecek şeylerin sadece ona öğretilenler yada gösterilenler olmadığını fark ettiği noktada özgürlüğü yolunda büyük bir adım atmış demektir. Bu anlayış aslında çok kolay elde edebileceğimiz doğal bir yönümüz olmasına karşın yaşadığımız dünyanın etkileri bunu zorlaştırmakta hatta imkansız hale getirmektedir. Ne paradoks ama !

  Bu büyük adım öncesindeki ilk küçük adımı, kendimize ve diğerlerine verdiğimiz değeri somut başarılarla yada başarının toplumdaki moda ölçütleriyle (ünlü olmak,servet sahibi,kariyer sahibi olmak gibi) ölçmekten vaz geçerek atabiliriz. Koşullara bağlı bir sevinçten, kabullenmeden ve başarıdan ziyade kendimizi koşulsuz olarak kabul etmekle bu güne başlayabiliriz. Ve bunu da yapmak için kendimize sahip çıkıp elimizde olan yegane servet olan yaşamımızın hakkını vermeye gayretli istekli olabiliriz.
  
" Artık kendimi, benliğimi, kişiliğimi veya özümü bana gösterilen değerlerle ölçmeyeceğim" demek büyük adım için atacağımız ikinci küçük adım olacaktır. Yaşamın bir yarışma olmadığını ve hepimizin yaşam içinde aynı süreçleri yaşadığımızı aklınızdan çıkarmayın. Böylece sizden iyisi yada sizden kötüsü anlayışından uzak sahte puanlamalardan ötede durmayı başarabilirsiniz. Gerçek başarı, yalnız size ait olan yaşamınıza sahip çıkıp, onu daha güzele ulaştırabilecek tek kişi olduğunuzu bilmeniz ve yaşamın bize sunduğu olanakların sınırsız olduğunu hatırlamanızla gelecektir. Elbette bu yolda en önemli etken göstereceğimiz gayretimizdir. Düşüncelerinizi netleştirin ve neyle karşılaşırsanız karşılaşın sizin izniniz olmadan kimsenin size bir şeyi kabul ettiremeyeceğini unutmayın. Zorluklar vardır ancak bu zorluklar yalnız sizin başınıza gelmiyor. Dünyanın her yerinde insanlar zorluklarla karşı karşıya yaşam mücadelesi vermekte. O halde sadece kendiniz için değil onlar içinde üzülmelisiniz.

  Hangi iş bir diğerinden daha önemli olabilir ki? Alış veriş merkezinde kasiyer olarak çalışan birisinin yaptığı işin bir doktor yada avukattan daha değersiz olduğunu nasıl söyleyebiliriz. Değerler görecelidir. Yaz sıcağında susuz kalmış birisine soğuk su veren onun için en değerli işi ona sunmuştur. Yada ev arayan bir aileye yaşayabilecekleri kendi ölçütlerinde sıcak ve güzel bir ev sunabilen emlakçı o anda en değerli işi yapmış olacaktır.
  Bunlar gösteriyor ki yaşantımızda gerçekten sevebileceğimiz ve gönül vereceğimiz bir işi yapıyor olmak bir başarı ölçüsü olabilir. Bu işin içinde gelecek başarılar ise hazzımızı daha yükseltmemizi sağlayacaktır. Ancak yarışma ve kendimizi kanıtlama duygularından arınmış olmak oldukça önemli. Aldığımız ve alacağımız zevk sadece o işi yapmaktan doğmalı, sonuçlarından değil.

  Anket tüm görüş ve düşüncelerimizi yansıtır nitelikte değil elbette. Aşk mı para mı seçeneklerinden birisinin öne çıkması diğerinin değerini küçültmüyor ancak burada belirtmek istediğimiz bizim icadımız olan parayla yaşamımızın bize sunduğu aşk arasında bir tercih yapıyor olmanın tehlikeleri. Paramızın büyümesi, çoğalması sürecine yaşam adını verdiğimiz takdirde bu tehlike hep yanı başımızda var oluyor olacak. Para sadece yaşam yolculuğumuzda bir araç olabilir amaç değil. Yaşam yaşamak içindir. Paranın getirdiği olanaklardan yararlanma süreci değil. Hedeflerimiz veya gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimiz olabilir bu doğaldır ama bunların gerçekleşmesi bir gereklilik yada başarımızın bir ölçütü değildir.
  Artık Kova çağı zamanlarındayız. Bireylerden oluşan bir toplum anlayışı giderek daha önem kazanıyor. Bu yüzden bireysel olarak kendimize sahip çıkmamız toplumsal alanda da gelişmeleri destekleyecektir. Zamanımızın akıp gitmesine izin vermeyelim. Zamanın akıp gitmesi, yaşamımızın akıp gitmesi anlamına da gelir. İstesek de istemesek de yaşamda gittiğimiz yönden yalnızca biz sorumluyuz.

" Bu yaşam elimizdeki tek servet ve onu doğru değerlendirmek için önceliklerimizi de doğru belirlememiz gerekir."

 
 
 

© Astroset 2004-2010