Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

EBEDİ TANIK

Sarah F. Gordon
Çeviren: Işık UÇKUN
Yayın Tarihi: 10.Eylül.2009
http://www.theosociety.org

  Tekrardoğuş konusundaki en temel tartışmalardan biri, bütün bilgimizin bizlere kavrayış, neden veya içgüdüden çok deneyim yoluyla geldiğidir. Benliğin kendini fark etmek ya da şuurlanabilmek için gösterdiği çaba hayata ait bütün formları ortaya çıkarmaktadır. Bu kendiliğinden yaratılan imajlar sürekli değişen derecelerde aydınlatılmakta ve daha iyi bir ifade olduğu düşünüldüğünden “şuur halleri” adı verilmektedir.
  Böylelikle Yüksek Benlik bir tezahür ağı içinde yayılır, bu tıpkı örümceğin kendi içinde sınırlandığı, hapsolduğu bir ağı örmesi gibidir, örümceğin istediği an kendi yarattığı bu ortamından çekilerek özgürlüğünü kazanacağı mutlak bir gerçektir. Bütün yaratılanlarda özgürlük demek olan bir Yüksek Benlik mevcuttur ve yeterince uzağa taşınabilen tüm düşünceler aynı hedefe ulaşırlar: Kaynağa…

  Bizler de bazen sessizce bizi saran Işığı görmemek için, bir tür bilmemek isteğinden dolayı maksatlı olarak kendi kendimizi körleştirmiyor muyuz, hatta gören gözümüzü bilerek kapatıp üzerimize bir örtünün örtülmesine neden olmuyor muyuz? Yine de tamamen karanlığa girmemiz mümkün olabilir mi? Çünkü irademiz örtülü kalmayı seçse bile varlığımızın saklı derinliklerindeki ışık parıldamaktadır ve er ya da geç bizler onun gücünü fark edebileceğiz. Bu, kontrol sahibi olan İlahiliktir ve asla tamamen kaybolmaz, çünkü her yaratılanda evrensel kıvılcım bulunur ve varlık bu nihai farkındalıktan asla kaçamaz çünkü her imaj kendi derinliklerindeki ilahi hayat kıvılcımında yeralan “gerçeği” barındırır.

  Şiirin, sanatın, dinin ve felsefenin tüm gerçek yorumları ideal olana yöneliktir. Tüm sanatsal üretimler imaj yaratmaktan başka nedir ki… Peki bu imajlar nereden gelmektedir? İmajlar yok olmazlar. Birbirlerini iter ve çekerler ve etraflarındaki ortamı özümsedikçe büyürler ve kendi kaynaklarındaki hayatı emdikçe Gerçek Benlik onlara tamamen nüfuz edecek ve kaderlerini gerçekleştirebileceklerdir. Ölümsüz bir kökenleri vardır ve her varlığın evrende kendine ait bir yeri vardır.

  İyi kavranabilmiş bir bilgi olarak, “asla sonu gelmeyenin ardında değişmez, renksiz, Saf Öz Olan, Ebedi Tanık” vardır; bizler hepimiz onun içinde yaşar, hareket eder ve varlığımıza sahip oluruz.

 
 

© Astroset 2004-2010