Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

 

GERÇEĞİ BİLEBİLMEK

Roy Eugene DAVIS

 

Dinsel mistik deneyim ve gerçeğin doğru biçimde idrak edilmesi arasındaki fark nasıl bilinebilir?

 

  Yaşamlararası yolculuk, öncelikle hayatın anlamını keşfetme amaçlı olmalıdır. Hayat, yaşama enerjisi, yaşamın gizli gücü ve doğanın çeşitli yönlerine canlılık verme eğilimi olarak nitelendirilir. Biz hayatı veya canlılığı her zaman doğru bir şekilde tanımlayamayabiliriz. Bununla beraber, her yeri dolduran hayatın, Gerçek Öz'ün veya Tanrı olarak söz ettiğimiz ve kişisel varoluş farkındalığımızında yer aldığı daha geniş bir realitenin varlığını sezebiliriz.

  Genellikle bütün organik yaşam türleri arasında yalnızca insanların evrenin bütünüyle olan ilişkileri hakkında düşündüğüne ve onu anlama kapasitesine sahip olduğuna inanılır.Biz yaşamın bütünü ve gerçekliği bilgisini araştırmaya, öğrenmeye zorlanmıyoruz. Çözümleme yoluyla düşünmeyi ve aklımızı kullanarak ayırım yapmamızı sağlayan yüksek derecede arınmış zihinsel kabiliyetlere sahibiz. Fiziksel olarak bedenlendiğimizde, kullandığımız akıl, beynimizle ve farkındalığımızın kendini olağan bir şekilde açığa çıkardığı sinir sistemimizle sıkı sıkıya bağlıdır. Farkındalığımızın zihinsel işlevlerden geçici olarak uzaklaştığı tehlike durumları, kendiliğinden meydana gelen derin düşünme veya doğal aşkınlık anları sırasında fiziksel veya zihinsel özelliklerden, alışkanlıklardan, geçmişten bağımsız olan varlıklar olarak kendimizi canlı bir şekilde deneyimlemek mümkündür.

  Bilgiyi, yani gerçeğin doğru olarak idrak edilişini arayışımız sırasında, şayet ayırt edemiyorsak veya hormaonal veya kimyasal dengesizliklerden, psikolojik çatışmalardan etkilenmemize izin veriyorsak, aldatıcı dinsel yada mistik deneyimlere karışmak, onlara hayran olmak, onlarla yetinmek ve onları gerçek bilgi ile karıştırarak yanlış anlamak mümkündür. Böylece gerçek gibi görünen ama aslında sadece bize uygun gelen kavram ve fikirler olan iç sezilere sahip olabiliriz. Çünkü onlar sahip olduğumuz duygusal ihtiyaçlarımızı tatmin ederler. "Nihai çözümler"e ulaşmada acele ederken, bütünle olan ilişkimizin, Tanrı'nın, dünyanın ve kendimizin tamamen veya kısmen mantığa aykırı, saçma yanını kabul edebiliriz. Mistik coşku veya ruhsal mutluluk zannedilen zihinsel veya duygusal açıdan hoş durumlara rehberlik eden veya bilgi veriyor gibi görünen seslere, halüsinasyonlar, görüntülere cezbedilebilir yada bağımlı hale gelebiliriz.

  Günlük yaşantımızda sorumlu davranışlardan kaçınmaya psikolojik olarak eğilimli olmak bizi, hayalimizda canlandırdığımız ayrıcalıklı Tanrı ilişkisine ve daha yüksek bilgiye erişmeye ve bize sahte bir mutluluk veren bir duruma gelmeye itebilir. Şayet samimiyetle daha yüksek bir anlayışı elde etmeye çalışıyorsak ve aklı başında, sağlıklı bir düşünce yapısına sahipsek, aklımızı kullanarak ayırım yapma gücümüzü kullanmada deneyimsiz olabilir veya gerçeği keşfetme yolunda nasıl yürüyeceğimiz hakkında henüz yeteri derecede bilgilendirilmemiş olabiliriz. Aklın ve duyguların işleyişini iyi bilemeyebilir, felsefi ve dinsel fikirler ve kavramlar hakkında henüz tam anlamıyla bilgili olmayabilir, hatta iyi niyetimize rağmen yolumuzu kaybetmiş ve şaşkın olabiliriz. Henüz arınmamış üstün zekamız düşündüklerimizi, algıladıklarımızı veya arzulanan ruhsal özgürlük yerine devam eden kölelik, bilgi yerine aldatıcı düşlerle sonuçlanan deneyimlerimizi yanlış yorumlamamıza neden olabilir.

  Gizli görüntüler gördüklerini, melekler yada ruhlardan talimatlar aldıklarını, diğer gezegenlerden zeki varlıklarla telepatik veya fiziksel bağlantı kurduklarını, Tanrı tarafından bazı kesin şeyleri yapmaları için idare edildiklerini, sıradan insanların sahip olmadığı gizli bilgilere ulaştıklarını beyan edenler, belliki yalnızca toplumun sinir hastası veya ruhsal rahtsızlıkları olan bireyleri değildir. Son zamanlardaki çalışmalara göre ABD'nin yetişkin nüfusunun yaklaşık %50'si de bu tür deneyimlere sahip olduklarını veya bunların mümkün olabileceğine inandıklarının beyan etmektedirler.

  Anlamlı dinsel deneyimlere sahip olmayı ciddi bir gayretle arzu edenler, aynı zamanda hayallere ve aldatıcı görüntülere, düşlere de eğilimlidirler. İsa'nın, azizlerin bildikleri veya duydukları veya bilmedikleri ruhsal öğretmenlerin görüntülerini gördüklerini söyleyen kişilerin beyanlarını sık sık duymakta ve okumaktayım. Pek çok insan, sağduyu ve aklın ışığında incelendiğinde değersiz bulunan "yüksek varlıklar"dan önemli ve çok derin bilgiler aldıklarını iddia etmektedirler. Elbette, sağlıklı düşünen insan bazen olayların içyüzünü kavrama kabiliyetini deneyimleyebilir, soruları cevaplanabilir, uyanıkken yada uykudayken görülen rüyalarda arzu edilen veya ihtiyaç duyulan bilginin doğrudan yada sembolik olarak açığa çıkmasıyla sorunları çözümlenebilir. Bu gerçekleştiği zaman, bilginin elde edilme yöntemini anlarlar, onun ne için olduğunu bilirler ve mucizevi, doğaüstü sebeplere bağlamazlar.

  İnsan beyninde, uyarıldığı zaman dinsel veya mistik deneyimlerin gerçek gibi görünmesine neden olan bir bölüm vardır. Bu, ölüme yakın deneyim sırasında ölmüş akrabaları, arkadaşları ve yardımsever ışıklı varlıklarla konuştuklarını veya onları gördüklerini söyleyen insanlar tarafından yaşanan bazı deneyler gibi, meditasyon yapanlar ve tefekküre dalanlar tarafından yaşanan bazı mucizevi düşlerin görünmesine neden olabilir. Bu tür deneyler hiçbir şekilde geçerliliği kabul edilemeyen, uzun süreli izler ve derine işleyen anılar bırakır ve bu tür deneyimeler yaşamış pek çok insanın daha anlamlı bir amaca yönelik hayatlar sürdürmeye motive olmalarına neden olur. İster aldatıcı olsun ister doğru; çok derin, içe işleyen, şiddetli, öznel algıların kuvvetli bir şekilde etkisi altında kalmamız normaldir.

  Felsefi düşüncenin ve ruhsal deneyimin amacı; ister zihinsel dengesizlik ve duygusal kargaşa, ister biyokimyasal dengesizliklerin bir neticesi olsun, zihinsel fenomen yaratmak veya onun cazibesine kapılmak değildir. Esas amaç, aldatıcı görüntülerden ve hayallerden uyanmak, böylece ruhsal farkındalığı tamamen, yeniden bütünlüğüne kavuşturabilmektir. Bu amaca ulaşmak için hayatla ilişkimizdeki yerimizi sıkı sık gözden geçirmek faydalı olacaktır.

1-BİZLER RUHSAL VARLIKLARIZ: Bizler muhtelif adlarla hayat, varoluş, Tanrı olarak söz ettiğimiz bir şuur alanının bireyselleşmiş birimleriyiz. Doğa alemini, objektif alanlar ile ilişkilerin amacını, yalnızca aklımız ve bedenimiz ile tanımlar ve kendimizi onunla ifade ederiz.

2-AŞIRI DERECEDE ÖZDEŞLEŞME HAYALLERE NEDEN OLUR: Şuur birimleri olan bizler kendimizi zihinsel işlevler, fiziksel karakterler ile özdeşleştirdiğimizde ve koşulları, nesneleri duygularımızla algıladığımızda öz gerçeğimizi unuturuz.

3-DOĞRU KİŞİSEL FARKINDALIK ÖZGÜRLÜK GETİRİR: Kendimizin farkında olmakla başka bir şeyin farkında olmak arasındaki farkı ayırt etmek ve deneyimlemek gerekir. Farkında olduğumuz şeyin kendimiz olduğunu düşündüğümüz ve hissettiğimiz zaman, farkındalığımız parçalanır, çatlar veya bölünür. Ayırt etme gücümüzü kullanarak veya bakış noktamızı değiştirerek şuur alanı olduğumuz ve kendimizden başkası olmadığımız gerçeğini açıkça fark ederiz. Kendini tanımayı öğrenir ve huzuru anlarız. Düşüncelerimiz, duygularımız, hislerimiz ve başkalık anlayışımız bizim dışımızdadır ve öyle görünüp öyle bilinecektir.

  Genel anlamda iyi davranışlarımızı besleyerek doğru ruhsal gelişmede kendimize yardım edebiliriz. Böylece, fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlığa kavuşur ve içinde yaşadığımız dünya ile ilişkilerimizde tatmin oluruz.  Olumlu, sağlıklı ve anlamlı olaylar, yaratcı ifademiz, hayattan zevk almamız, bilinçli ruhsal deneyimlerimiz için sağlam, değişmez bir temel ilke edinmemizi sağlayabilir ve dengeli, aldatıcı düşlerden ve hayallerden uzak ruhsal bir gelişmeye kavuşturabilir. 

Truth Dergisi Eylül 1996

Çeviren: Aynur Karaca

 
 

© Astroset 2004-2011