Günün Penceresi

WWW.ASTROSET.COM

GEÇİŞLER

  Hepimizin hayatında geçişler olmuştur. Belli bir noktada oyalanıp dururken hayat aniden “dur!” der bize, “artık burada kalamazsın, başka bir gerçeklik başlıyor”. Ve ne kadar istemediğimizi söylesek de dinlemez bizi, artık hiçbir şey aynı kalmayacaktır.

  Bahsettiğimiz geçişin yaşantımızda çok çeşitli tezahürleri olacaktır elbet, örneğin belli bir ülkede belirli bir ortamda çok sıradan bir hayat sürerken aniden başka bir ülkede yaşamak durumunda kalabiliriz, belki de tüm ailemizi, arkadaşlarımızı, kurulu düzenimizi bırakıp bir anda dilini bile bilmediğimiz bambaşka bir ortamda yaşamaya da sürüklenmiş olabiliriz. Ya da çok zengin bir işadamıyken aniden iflas edebilir, bundan sonrasını ömrümüzde hiç yaşamadığımız koşullarda sürdürmek durumunda kalabiliriz. Bunlar fiziksel ortamdaki geçişe dair örnekler ama unutmayalım ki fiziksel ortamda yaşadığımız her şeyin bir de arka planı var. Belki de yaşamımızı başka bir ülkeye aniden taşımamız ya da bunun gibi başka bir keskin geçiş, ruhsal gerçekliğimizde yaşamak üzere olduğumuz bir geçişin, bir değişimin, bir gelişmenin zemin hazırlığının doğal bir sonucu olabilir.

  Eğer fizik ortamda önümüze çıkanlar görünmeyen bir ortamdaki eylemlerimizle gerçekleşiyorsa, öncelikle bu ortamdaki, yani görünmeyen yanımıza ait gelişmeleri ve dolayısıyla da geçişleri önemsemek daha akıllıca olmaz mı?

  Görünmeyendeki geçişleri nasıl hissederiz dersek bunun yanıtı şu olabilir; ruhsal yanımızda, anlayışımızda bir geçiş, bir kırılma noktası ya da çok ani bir sıçrama diye nitelendirilecek bir gelişme yaşadığımızda etrafımızda olan bitene dair her şeyi farklı değerlendirmeye başlarız. Daha önce belki gördüklerimizi çok daha dar bir bakışla değerlendirip gerçekten uzak sonuçlara varırken artık yeni gözlüklerimiz bize daha gerçeğe yakın görüntüleri vermeye başlar, sadece burnumuzun ucunu değil, daha uzaktakileri de görebiliriz ve olan bitenlerin merkezine yalnız kendimizi koymaktan vazgeçip yaşananlara, başkalarının açılarından da bakmaya başlarız. Çünkü muhtemelen bize bu ani sıçrayışı bize hediye eden şey, karşımızdaki insanın şu anda yaşadığımız sıkıntıları daha önce yaşamış ve onlardan kurtulmuş olduğu gerçeğini bir farkındalıkla veya belki de farkında olmadan tam bir yansıtıcı olarak yansıtıp bir sıçramaya neden olmasıdır.

  Eskiden zihnimiz pek çok şikayetle, kuruntuyla, endişeyle, şüphelerle ve beklentilerle doluyken şimdi bunların hiçbiri yoktur, adeta bir mucize olmuş ve hepsi uçup gitmiş, onların yerini “huzur” hissi ve pozitif bir ruh hali almıştır. İşte bütün bu farklılığı bize getiren aslında mucize değil, gelişmek adına onca çabayı göstermeye bizi iten “sıkıntılardır”. Kimimiz hastalık çekerek, kimimiz zorlu evliliklerin içine girerek, kimimiz baskılı iş ortamları sayesinde ya da bambaşka şekillerde sıkıntılar çekerek ulaşıyoruz bu noktalara…

  Sıkıntıları yaşarken çoğumuzun alışkanlığı şikayet etmek, “sen bana şunu ver ben de sana şunu vereyim” tarzında yaşamla pazarlığa girişmek, gelen (belki de çok şiddetli olan) baskıya direnç oluşturup zamanla depresyona girmek bile olabiliyor. Böyle dönemlerde içinde bulunduğumuz kör noktada göremediğimiz gerçekse, sıkıntının yada baskının getirmek istediğinden "vazgeçmenin" asıl bize en büyük “yıkımları” getirecek olduğudur. Başka bir deyişle sıkıntıyı hakkını vererek yaşamak bize geçişi, vazgeçmekse geriye gidişi getirecektir. Baskı altındayken ürettiğimiz “bunu kaldıramam” düşüncesi de gerçek değildir, çünkü “herkese taşıyabileceği kadar yük verilir”. Öyleyse şunu söyleyebiliriz, “yaşadığım acı ne kadar büyükse o kadar güçlü omuzlarım var demektir”.

  Geçişler ya da ruhsal sıçrayışlar derken bunu “gerçek potansiyelimizi açığa çıkarmak” ya da “gerçek bizle tanışmak” olarak da değerlendirebiliriz. Unutmayalım ki bu sıkıntılar büyük olasılıkla hiç haberimizin olmadığı uyur haldeki zenginliklerimizi ortaya çıkartmak istiyordur ve sonuçta karşılaşacağımız manzara, belki de bize şunu söylettirecek kadar güzel olacak; iyi ki katlanmışım, yaşam bütün o sıkıntılara değerdi !...

Yayın Tarihi: 27.Ağustos.2008

 
 

© Astroset 2004-2010