Sağlıklı bir aura hayat
doludur. Hayat ve canlılık dolu bir aura; zihin, beden ve
ruh sağlığının göstergesidir. Kazalar dışında,
bozulmuş bir sağlık (yada kısaca “sağlıksızlık”) yılların
birikimi olan negatif düşüncelerin sonucudur. Bu “karaltı”
fizik beden belirginleşmeden önce, aurada kendini gösterir.
Mantal ve heyecansal etmenler sürekli olarak aurayı etkiler;
kişinin, hayatı yaşayış şekline göre aura bundan sağlık
ya da sağlıksızlık yönünde etkilenir.
Auranın rengine, dokusuna, görünümüne, şekline ve
büyüklüğüne bakılarak; potansiyel durumda olan bir
rahatsızlık (önceden) fark edilebilir. Biz (ya da doktor)
farkına varmadan çok önceleri hastalık auramıza gelip
yerleşmiştir bile. Bitkilerin yapraklarının kirlian fotoğraflarında,
hastalık ortaya çıkmadan önce, yaprağın aurasındaki
renk değişiklikleri görülebilmektedir.
Aura fotograflarında grimsi kahve renk saptanmış
hastalar kronik sağlık sorunlarını deneyimliyorlardı. Bu
insanlar sağlıklarına kavuştukça, sağlığın işaretleri
olan renkler yeniden ortaya çıkıyordu. Grimsi kahve renk
migren rahatsızlığı çeken hastaların başlarının çevresindeki
auralarında da sık sık görülür. Migrende, baş çevresindeki
gri renk daha yoğun ve dokusu daha sıktır.
Uyuşturucu nitelikli kimyasallar (drugs) aurayı daha
başka şekilde etkiler: Bu maddeler auraya kaba
bir görünüm vermekle kalmaz, ona sağlıksız bir görünüm
de kazandırır. Bunların
uzun süreli kullanımları ise aurada sürekli değişikliklere
neden olur ki bunlar, bedendeki tahribatı / hasarın auraya
yansımasının belirtisidir. Kaslardaki tahribatı auraya
yansıması (aurada oluşan) “delikler”
şeklindedir. Kaslardaki tahribat bir şekilde tedavi edildikçe,
auradaki “delikler”
de ortadan kalkar. (1)
Eterik bedendeki kirli lekeler de sağlıksızlıkla
ilgili işaretler olarak değerlendirilir. Zamanında önlem
alınmaz ya da fark edilmezse, bu lekeler siyah ya da kahve
renk donuk bölgeler şeklinde gelişme gösterir. Bu arada,
auranın içinden doğru gelen radyasyon sönükleşir ve
donuklaşır. Fizik bedene hemen hemen yapışık olan eterik
bedenin işlevlerinden biri de bizi sürekli olarak çevreleyen
enerjileri almak, depolamak ve yaymaktır. Hastalıklar sıksık
bu enerji tükendiği zaman; yani, eterik beden bu işlevini
gerçekleştiremediği zaman ortaya çıkar. Bu nedenle,
eterik bedene zaman zaman “sağlık
aurası” da denir.
Ağrı / sızı kendisini aurada çok farklı şekillerde
belli eder: Etkilenmiş olan bölge boyunca eterik beden sanki
katı bir siyahlık olarak kendini beli eder. Kişi kendini
iyi hissetmeye başlamadan önce sanki bir mürekkep bulaşığı
gibi ortaya çıkar. Örneğin, eğer göğsünüzü üşütmek
üzereyseniz, auranızın göğsünüze rastlayan kısmında böyle
gri bir leke ortaya çıkacaktır. Ama tam olarak üşütmüş
iseniz, bu gri leke simsiyah olana kadar koyulaşacaktır.
Acılı ağrılı durumlarda, sanki aura kendi içine
kapanır ve enerji yokluğu deneyimlenir. Örneğin, yoğun
migren ağrılarında durum böyledir. Migren geçtikten sonra
aura normal şeklini alır. Kronik ağrılı vak’alarda ise,
ağrı çekildiği sürece aura sanki buruşturulmuş bir görünüme
bürünür ve ağrının nedeni olan bölgeye karşılık
gelen aura bölgesinde belirgin bir siyahlık olacaktır.
 Beşeri Aura Katmanları
Aura ve
Ruhsal Şifa
Aura şifada da kullanılablir. Yaygın kanıya göre pek çok
spiritüel ve manyetik şifacı şifa verirken aurasını
kullanır. Avuçlarımızın içinde şakralara benzer güçlü
enerji merkezleri bulunur ki bu merkezlerden, gerektiğinde
gereksinimi olanlara enerji aktarabiliriz. Bir bakıma,
manyetik yöntemle şifa veren bir şifacı avuç içelrindeki
bu merkezlerden iyileştirmeye çalıştığı kimselere
enerji aktarır. ABD’de yapılan bir araştırmada Ethel de
LOACH adlı şifacının elerinden şifa sırasında bu
enerjinin aktığı kirlian fotoğraf tekniği ile saptanmıştır.
B şifacının, dinlenme durumunda iken ellerinden yayılmakta
olan mavi ışıma, şifa yaparken alev yanan turuncu bir
ışımaya dönüşüyordu.(2)
Uzaktan
şifa yaparken de aura kullanılır. Kişi hissiyatını ve düşüncelerini
birleştirerek, kendi aurasının titreşimlerini hedef kişinin
aurasına önlendirir. Bu durumla ilgili olarak, Jack Wellman
adlı şifacı (“A
Priest and the Paranormal”
adlı kitabında) birisi için şifa amacıyla uzaktan dua
ederken, elleriyle o şahsın aurasını nasıl okşadığını
uzun uzun anlatır. Belirtildiğine göre bu şifacı her
zaman aura görebilme yeteneğine sahip değildir ama bir
kimseye şifa verirken, o kimsenin aurasını
hissedebilmektedir.
Aura
şifacılarının bir çoğu hastalarının auralarına doğrudan
“iyileştirici düşünceler”
göndererek uzaktan şifa yapmaya çalışırlar. Bu çalışmalarında
onlar bazen kendi auralarında belirli renkleri oluşturarak,
bu renkleri de karşı tarafa göndermeyi dener. Bu çalışmalarda
tüm olup biten, mantal ve spiritüel niteliklidir. Böyle bir
çalışmanın uygulamaya dayalı (deneysel) ayrıntıları;
1915 yılında Swami Panchadasi tarafından yayınlanan “The
Human Aura” adlı eserde bulunabilir. Yazar, kiatbının
bir yerinde şöyle diyor: “…Heyecanlı
birini menekşe moru bir renk banyosuna zihinsel olarak
sokarak, yorgun ve yılgın birisini önce parlak kırmızı
ardından da sarı renk banyolarına sokarak iyileştirmeye çalışabilirsiniz…”
Hasta, hangi renk banyosuna sokulursa sokulsun, çalışma
bitirilmeden önce, hasta mantal olarak beyaz renk içine alınırsa,
bu; hasta ve şifacı için kozmik enerji almak açısından
yararlıdır.
Şifacılardan
ayrı olarak hastaların da söz konusu renk banyosunu
(tercihan açık havada ve güneşte) yapmaları, yani; gözler
kapalı durumda gerekli olan bir rengi zihinde canlandırıp,
bunu solurcasına ciğerlere doldurmak.
Bir renk soluma pratiğine başlamanın beklide en iyi
yolu; birkaç derin nefes eşliğinde rahat bir şekilde gevşemektir.
Bunun için gözlerinizi kapayın ve istediğiniz rengi
solumaya başlayın. Bu arada şifandırmaya niyetlendiğiniz
organınızı da zihninizde canlandırmaya ve onun giderek
iyileştiğini görmeye çalışın. Sonuç alana kadar bunu gün
boyunca birkaç kez yineleyin.
“Rosicrucians” adlı uluslar arası kuruluşun bünyesinde
yaygın olarak uygulandığı bilinen “renk soluma pratiği”
ne göre; duygusal sorunları / takıntıları ve çevresine
verdiği rahatsızlıkları bulunan birine bu konuda yardım
etmek için; o kimseyi pembe renkli koruyucu bir alan içinde
zihninizde canlandırmanız yetiyor. Daha
da etkili olmak için, bu çalışmayı yaparken düşüncelerinize
sevginizi de ekeleyin. Eğer hedef şahıs fiziksel olarak yıkıntı
ve çöküntü halindeyse, aynı işlemi, onu parlak ve
turuncu renkte bir alan içinde zihninizde canlandırarak
yapmaya çalışınız.
Peki, burada işleyen mekanizma nedir, nasıl oluyor da
“renk şifası” ndan olumlu ve etkili sonuçlar alınıyor?
Bilindiği gibi, vücudumuzun her bir kısmı değişik bir renkle bağlantılıdır ve her bir renk ayrı bir vibrasyon demektir. Eğer vücudumuzun
her hangi bir kısmı sağlıklı
değilse, o organla ilgili doğal rengin titreşimine uygun
bir renk titreşimiyle organa yönelirseniz, olumlu sonuçlar
alabilirsiniz.
Renklerle şifada aurada doğal dengenin ve iyileştirmenin
oluşumu için gökkuşağının renklerinden yararlanılır.
Çok eski zamanlardan beri de güneş ışığının bu amaçla
(şifacılar tarafından) kullanıldığını biliyoruz. Güneş
ışığı beyaz ışıktır. Hatta şifacılar aurada eksik gördüğü
rengi tamamlamak için o rengin takviyesini güneş ışığıyla
birlikte yapar. Gök kuşağındaki renkler içinde yeşil
renk en doğal iyileştirici renk olarak bilinir ve kullanılır.
Bierey üzerinde rahatlatıcı ve huzur verici bir etkisi vardır;
canlılığı artırır ve sinir sistemini güçlendirir. Özellikle
insan gözü için en rahatlatıcı renktir. En yaygın renk
olarak kullanılmasının nedenlerinden biri de budur zaten…
Ama tüm öteki renklerin de kendine özgü ayrıcalıklı
etkileri olduğu unutulmamalıdır.
Yiyecek
ve İçecekler…
Aurada
yeterli miktarda bulunmayan renkler, o renklere karşılık
olan gıdaların tüketilmesiyle (auradaki) yerlerine
konulabilir. Doğulu
bir aşçı genellikle ilk dört şakranın renklerine karşılık
olan yiyecekleri bir öğünde bulundurmaya çalışır. Böyle
bir titizlikle hazırlanan bir öğünün sadece görünümü
güzel değil, sindirimi de kolaydır. Örneğin, kırmızı
et ve dışı kırkızı olan tüm meyve ve sebzeler “kırmızı
yiyecekler” grubuna girer. “Turuncu yiyecekler” grubunda
ise, portakal, havuç, kabak ve mısır sayılabilir. Tereyağ,
yumurta sarısı, greypfrut, kavun ve öteki sarı renkli
sebze ve meyveler “sarı gıdalar” dandır. Bu gruplamayı
geri kalan renklere de yaygınşlaştırabilirsiniz.
İçeceklere gelince, içeme suyunu, gereksinim duyduğunuz
renk ile şarj ederek renk şifasında kullanabilirsiniz. Örneğin,
yapacağınız şifa için hangi renk gerekli ise, o renkteki
bir kaba suyu doldurun ve onu 4 saat kadar, gün ışığı
alacak şekilde pencere içinde bekletin (üzeri kapalı
olarak elbetteki). Bu şekilde, belli bir renk vibrasyonuyla
şarj edilmiş suyu buz dolabında saklayarak 2 hafta süreyle
kullanabilirsiniz. Eğer aradığınız renkte bir su kabınız
yoksa, renkli bir cam parçasını, şeffaf su kabı ile gün
ışığı arasına yerleştirebilirsiniz. Bu şekilde
renklerle şarj edilmiş sular
içilerek ye de haricen tüketilebilir.
 BEŞERİ
AURADAKİ ENERJİ ALANLARI: İçten dışa doğru; fizik,
eterik, astral,
mantal…
Aura ve Müzik
Aura
için müziğin rahatlatıcı bir etkisi vardır. Bu amaçla
kullanılacak müzik elbette ki, yavaş ve hafif nitelikli
olmalıdır. Barok ve meditasyon müziklerinin bu konuda ideal
türler olduğunu hemen söyleyebiliriz. Beşeri auara bu tür
müziklere hemen; genişlemeye ve enerji yüklenmeye başlayarak
olumlu tepki verir. Her müzik notası renklerden birine karşılıktır
ve dolayısıyla aura üzerinde etkiye sahiptir. 16.ci Y.Y.’ın
ünlü okültisti Paracelcus sadece müzik ile tedavi çalışmaları
yapmakla kalmamış, belirli rahatsızlıklar için bazı müzikler
de bestelemiştir. Bu bilim adamı; beşeri vücudun, görünen
ve görünmeyen olmak üzere iki kısımdan oluştuğunu söylerdi
öğretilerinde… O, bu iki kısmı harmonize ederek, bazı
rahatsızlıkların iyileştirilebileceğine inanır ve bunun
için de, hastaları sağlıklı insanlar ile temas ettirerek
iyileştirmeler yapamaya çalışırdı.
Aura ve Renk
Her
bir rengin, renklerle şifa çalışmalarında ayrı bir yeri
var ve bunların uygulama şekilleri; zihinde canlandırma,
ışık ışınları, içecek / yiyecek ve hatta değerli taşlarla
olabilmektedir. Renklerin aura sağlığı üzerindeki
etkilerini aşağıdaki şekilde özetle verebiliriz:
Kırmızı:
Kırmızı
renk uyarıcı etkisinden dolayı, adrenalin salgılanmasına
neden olur ve kan deveranını hızlandırır. Bundan dolayı
tek başına ve doğrudan doğruya kullanılmamalı; hemen ardından
mavi ya da yeşil devreye sokulmalıdır. İnsanların kırmızı
ışıkla sature oldukları zaman kas güçlerinin %50 arttığı
laboratuar testleriyle saptanmıştır. Bu, kırmızı rengin
canlılığı artıcı etkisinden dolayıdır.(4)
Turuncu:
Bireyde
güven duygusunu artırıcı, kendisini iyi hissettirici,
pankreası ve akciğerleri güçlendirici etkiye
sahip olan turuncu rengin bronşit, astım ve soğuk algınlıklarına
da iyi geldiğini biliyoruz.

Sarı:
Depresyonu azaltan, zihni uyararak bireyi bir bakıma
psikolojik bir coşkuya sürükleyen hoş bir renktir. Birinci
derecede sinir sistemi üzerinde etkilidir ama kaslar ve genel
canlılık üzerinde olumlu bir etkisi bulunmaktadır.Peklik,
gaz, hazımsızlık ve çarpıntı gibi rahatsızlıklarda
kullanılabilir. Bu olumlu etkilerine rağmen, yine de
dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Çünkü aşırısı
ishale neden olabilir. Bunlardan ayrı olarak, sarı rengin,
enerjilerin tüm şakralara yaygınlaştırılmasına (dağıtılmasına)
yardım edici gibi olumlu bir etkisi daha vardır.
Yeşil:
Şifa
ve armoni rengi olmasından dolayı, yeşil renk doğal bir
toniktir. Yeşil, gerilimi azaltır ve hipofiz guddesini uyarır.
Sert olmayan yeşil ışık baş ağrılarına iyi gelir.
Kadim zamanlardan beri yeşil renk verimlilik rengi olarak
bilinegelmiştir.
Mavi:
Mavi
rengin antiseptik ve dokuları / damarları büzücü etkileri
vardır. Serinlik veren etkisinden dolayı, renklerle şifa çalışmalarında
hastaya huzur vermede ve sakinleştirmede kullanıla gelmiştir.
Mavi aynı zamanda gırtlak şakrasının rengi olduğu için;
soğuk algınlıklarında, ses kısıklıklarında ve guatrda
kullanılır. Ayrıca; romatizma, kesikler, yanıklar için de
önerilmektedir.
İndigo
(Çivit mavi):
Çivit
mavisi rengin “serinletici” etkisi vardır. Fiziksel,
duygusal ve ruhsal sorunlarda etkilidir. Kanamayı azaltır ve
genellikle de; kulak, göz ve burun rahatsızlıklarında şifacılar
tarafından baş vurulan bir renktir.
Viyole
(menekşe moru):
En
üst düzeylerde iş görür, stresli durumlarda etkilidir. Akıl
rahatsızlıklarında, gözlerle ilgili sorunlarda ve
uykusuzlukta yarar sağladığı görülmüştür.
Renklerin
etkileri konusunda verdiğimiz bu özet bilgilerin yanı sıra
şunları da eklemekte yarar görüyoruz: Renkler kadar, kişinin
pozitif durumu da önemlidir. Bildiğiniz gibi, kişinin içinde
bulunduğu psikolojik durum hemen aurasına yansır. Burum böyle
olduğuna göre, olumlu düşüncelerin ve pozitif hissiyatın
aura ve sağlık üzerindeki etkisi elbetteki yapıcı yönde
olacaktır. Negatif düşünce ve hissiyatlar ise tam ters yönde
aurayı ve sağlığı etkileyeceği aşikardır.
Aura
Koruması:
 Bir
metal paranın çevresindeki ışımanın kirlian fotoğrafı.
Zaman
zaman aura enerjilerinizin zayıfladığı olasıdır. Bunun
çeşitli nedenlerinden bazıları; stres, aşırı yorgunluk,
sağlığın bozulması ya da çevrenizden birilerinin sizden
enerji “hortumlamaları” (dramalar…). Aura
enerjilerinizin şu ya da bu şekilde azaldığını ya da doğrudan
doğruya bir aura korunma gereksinimi hissederseniz, hemen
uygulayabileceğiniz bir yöntem şudur:
Her
iki elinizin baş ve işaret parmaklarınızdan birer halka
oluşturun ve bu halkaları iç içe geçirin. Kendinizi
bembeyaz bir ışıkla sarılı olarak tasavvur edin. Birkaç
dakika içinde kendinizi daha canlı ve enerjetik
hissedeceksiniz. Eğer her gün karşı karşıya gelmek
durumunda olduğunuz kişi ya da kişiler (partneriniz,
patronunuz vb.) sizin enerji yitirmenize neden oluyorlarsa, bu
yöntemi her gün yinelemeniz yerinde olur.
Sadece
zararlı stresten korunmak için vücudunuzu tepeden tırnağa
güzel bir gök kuşağına sarılmış olarak tasavvur
edebilirsiniz. Bu gökkuşağı koruma sadece stresi sizden
atamakla kalmayacak, aynı zamanda size
enerji vereceği gibi, sizi çevrenizde daha sevilir bir kişi
haline getirecektir. (5)
Başka
bir yöntem de, doğrudan doğruya ve sadece kendinizi
tertemiz ve bembeyaz bir ışığın içinde tasavvur
etmektir. Bu korumaya “koruyucu aura” da denir. Bu koruma
size yönelik olumsuz her şeyi yansıtarak uzaklaştıracaktır.
Bu beyaz ışığı, bir bakıma “spiritüel bir zırh”
gibi olası olumsuz durumlara karşı kuşanabilirsiniz.
Elbette
korunma, tedaviden daha iyi ve akıllıca bir tutumdur. Sağlığınızla
ilgili herhangi bir olumsuzluk sezinlerseniz, bu bir olasılık
olsa bile yukarıdaki yöntemlerden birini devreye sokmakta
tereddüt etmeyin. Unutmayın ki, eğer bedeninize iyi
bakarsanız, o da size bakacaktır ve bunun yararlı sonuçları
hemen auranıza da yansıyacaktır.
|