Doğal Yaşam

WWW.ASTROSET.COM

 

Geçmişten Bugüne ; ŞEKER

Derleyen : Deniz Avınca Çetin

  Doğal şekerin hammaddesi olan şeker kamışının, anavatanı olarak Hindistan, Doğu ve Güneydoğu Asya kabul ediliyor.  Buradaki insanlar 5.000 yılı aşkın süre şeker kamışından şeker elde ettiler, önceleri şeker kamışını sadece çiğnerken daha sonra daha uzun süre dayanması için kaynatma yoluyla konsantre  ve zamanla da pekmez kıvamındaki şeker kamışından kristal şeker elde ettiler. (MS 350)

  MS 7. yüzyılda  Araplar İran’ı istilalarında şeker kamışı ile tanıştılar ve zamanla şeker üretim tekniklerini geliştirerek; ipek yolu ticareti ile şekeri Kuzey Afrika ve Avrupa’ya yaydılar Altın kadar kıymetli ve pahalı olan şeker ancak zenginler tarafından satın alınabilen ve hekimlerin ilaç yapımında ilacı tatlandırma ve bitkilerdeki etken maddenin kana çabuk karışmasını sağlaması için kullanılmaktaydı..  

Başkaları tatlı yiyebilsinler diye … Kölelik sistemi

  Avrupa’nın soğuk ikliminin şeker kamışı üretimine uygun olmaması ve getirisinin yüksek bir bitki olması nedeniyle Portekiz ve İspanya gibi ülkeler şeker kamışı yetiştirebilecekleri yeni yerler aramaya koyuldular. Amerika’nın keşfinden sonra, uygun iklimi nedeniyle özellikle Karayip Adaları’nda ve Amerika’da çılgınca şeker kamışı ekilmeye başlandı. Yerli halkın tamamı şeker kamışı tarımı için istihdam edidi hatta.tarlalarda çalıştırılmak üzere Afrika’dan köleler getirildi..ve şeker aynı zamanda kölelik sisteminin tekrar canlanmasına neden oldu. Köle işçiliği üretim maliyetlerinin düşmesini ve fiyatların Doğu’dan ithal edilen kamış şekeri fiyatlarının çok daha altında olmasını sağladı. Köleleri ve yerli halkı boğaz tokluğuna çalıştırmakla kalmayıp, halkın kendi ihtiyacı olan gıdaları ektikleri tarlaları da şeker kamışı tarlalarına dönüştürerek açlık ve beslenme yetersizliğine neden oldular. Sonuç olarak Aztek ve Maya’lar gibi büyük kızılderili medeniyetleri yok oldu.

  Şeker kamışı maliyetlerinin düşmesi, Osmanlı ekonomisinin de çökmesine ve Osmanlı İmparatorluğu’nun duraklama ve gerileme dönemine girmesine sebep oldu.

  17. yüzyıl başlarında ise Alman kimyager Marggraf, şeker pancarından şeker üretilebileceğini buldu.

Şeker Pancarından Tatlı zehir : Rafine Şeker

  19. yüzyıldaki endüstri devrimi ile birlikte, hazır gıda sektörü büyürken, 1956 yılında Ancel Keys adlı bir araştırmacının, yağlı beslenme ile kalp krizi arasındaki ilişkiye dikkat çekmesi üzerine yağsız gıdalar üretildi ancak bu kez de lezzet azalması nedeniyle satışlar düşmüştü ve satışları artırabilmek için çözüm yolları aramaya başlandı. Çözüm olarak, rafine şeker bulundu.

  Öncelikle, suni gübreler ve ıslah çalışmalarıyla pancarlar 5-10 katı büyüklüğe eriştirilerek daha fazla şeker elde edildi böylece fiyatı ucuzladı. Başlangıçta şekerin rengini kömür ve hayvan kemiği külü ile beyazlatırken sonra sentetik reçine kullanılmaya başlandı. Ve artık, masum şeker pancarı TATLI ZEHİR’e dönüştü.

  Fabrikasyon şeker üretimine geçilmesi ile şeker tüketimi çılgınca artmaya başladı. O yıllarda da şeker tüketiminin insan sağlığına zararları olduğuna dair onlarca deney olmasına rağmen,1957 yılında Prof. Dr. Mc Collum, “Beslenme Tarihi” adındaki kitabı ile şekerin zararlı olmadığını savundu, kitabın müthiş reklamları yapıldı ve en çok satanlar arasında yer aldı. Kitabın yayıncısı Nutrition Foundation’dı. Yani Coca Cola, Pepsi Cola, Nestle gibi dev şeker üreticilerinin ve diğer 45 hazır gıda firmasının yer aldığı oluşumdu !

  Sonuç olarak ABD’de işlenmiş gıda satışları fırladı. Ambalaja “az yağlı” yazmak ve rafine şeker ilave etmek işe yaramıştı.

  2012 yılında Dr. Robert Lusting şekerin kokain gibi bağımlılık yaptığını ortaya çıkardı. Çünkü şeker, vücutta dopamini tetikleyip keyif veriyordu. Bu kez de şekere, esmer pirinç şurubu, mısır şurubu, glükoz, laktoz, malt şurubu, sakkaroz vb.yeni isimler vererek kullanılmaya devam edildi.

  1970’lerde rafine şekerin zararlarını anlatan yeni araştırmalar ortaya çıktı. Ve üreticiler yeni bir silah geliştirdiler TATLANDIRICILAR yani ASPARTAM. Aspartam üzerine yapılan deneyler, hayvanlarda tümör oluşumlarına neden oluyordu. Bunun üzerine FDA yani ABD sağlık bakanlığı kurumu aspartamın kullanılmamasına karar verdi. Buna rağmen kimi üreticiler kullanınca, olay mahkemelik oldu ve devreye politik oyunlar girdi. FDA üyelerinde değişiklikler yapıldı ve bu entrikalardan kısa bir süre sonra aspartamın kullanımı onaylandı. Coca COLA diet kola üretti ve “hızlı kilo verdirici” sloganı ile pazarladılar.

  2013 yılına gelindiğinde sağlık şikayetleri iyice artmıştı. Son 30 yılda rafine şeker, yapay tatlandırıcılar, koruyucular, yapay aromalar besinlerimizde her geçen sene artarak yer aldılar.

  Yapılan araştırmalar ,doğal olmayan tüm maddelerin vücudumuzda onlarca kronik hastalığa yol açtığını ispatlamakla beraber üretimleri ve ne yazık ki tüketimleri de devam ediyor !

Bilinçli bireylerden, sağlıklı toplumlara…

Kaynak : Prof. Dr. Ayten Altıntaş ve Gıda Güvenliği Hareketi

Yayın Tarihi: 20 Haziran 2015

 

© Astroset 2003-2015