Kadim Bilgelik

                   Maya-Mısır-Asya-Anadolu Ortak Kültürü  41

WWW.ASTROSET.COM

 

TÜRKÇE’NİN DÖNEMLERİ

Doç. Dr. Haluk BERKMEN

  Her dil gibi Türkçe’mizin sözcükleri de zaman içinde anlam değişikliğine uğramışlardır. Ancak tarih öncelerine kadar uzanan bu dili incelemek tüm diğer dillere göre hem daha kolay hem de daha heyecan vericidir. Zira sözcüklerin eski anlamları ile yeni anlamları arasında bağ kurabilmek için o dönemin kültürünü kavramak ve bilmece çözer gibi çözmek gerekir. Türkçe’mizin dönemlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  1.Ön-Türkçe    (Günümüzden 25 - 15 bin yıl önce)
  2.Altayca         (Günümüzden 15- 5 bin yıl önce)
  3.Ana Türkçe   (Günümüzden 5,000 – 3,000 yıl önce)
  4.Eski Türkçe   (MÖ. 1,000 – MS. 1200)
  5.Orta Türkçe  (MS. 1300 – MS. 1923)
  6.Yeni Türkçe  (MS. 1923 den itibaren)

  Bu dönemler kesin olarak dilciler tarafından saptanmış tarihler değildir. Zaten dilciler Ön-Türkçe diye bir dilin varlığını bile kabul etmekte zorluk çekerler. Bu dönemler Türk topluluklarının bulundukları bölgeyi ve yazı tarzını terk edip yeni bölgelere göç etmelerine denk düşen tarihlerdir. Her yeni dönem yeni bir yazı tarzının ve yeni bir konuşma ağzının benimsenmiş olduğu dönem olarak anlaşılmalıdır.
  Ön-Türkçe döneminde yazı yoktu. Sadece damgalar ve kök sözcüklerle ifade edilen tek heceli dil vardı. Altayca döneminde Asya'dan ayrılıp dört yöne doğru yayılmaya başlamışlardır. Ana Türkçe döneminde halen damga yazısı var olmakta devam etse de çeşitli abeceler gelişip farklı coğrafyalarda uygulamaya girmişlerdir. Eski Türkçe olarak tanımlamış olduğum 2200 yıllık uzun bir süre içinde Türkçe hem şekil, hem içerik hem de estetik olarak olgunluğa ulaşmıştır. Bu dönemde Türk boyları farklı abeceler kullanmışlar farklı dinlere inanmışlardır.
  Orhun kitabelerindeki yazı tarzı hala Ön-Türk damgaları ile ilişkisini koparmamış bir tür olarak özellikle incelenmesi gerekir. Kitabelerde kullanılan deyimler hem içerik hem de estetik olarak önemlidirler. Size birkaç örnek sunayım
:
(Kaynak: Göktürk İmparatorluğu, Rene Giraud, Töre yayınları)

İŞKÜÇ : bugün bile kullandığımız /iş güç/ deyimini çalışmak + gayret göstermek anlamında tek bir sözcükle ifade ederek derin bir kavram üretmişlerdir.

ATKÜ : AT-KÜ kök sözcüklerinden AT = AD isim ,unvan olup KÜ = Şeref ün olduğundan birlikte ZAFER, Şerefle kazanılmış ün, başarıda ve isim sahibi olmada gayretin rolü gibi derin kavramlar aktarılmaktadır.

KUTULUĞ : Bugün bile kullandığımız KUTLU sözünde KUT-ULUĞ bulunur. ULUĞ hem yüksek, yüce demektir hem de talihin iyisi demektir. Birlikte ZENGİNLİK anlamını aktarırlar.

YAŞ-SİYİT : Gözyaşı dökmek, ağlamak anlamları bulunur. Bu ikili kavramda acının, matemin ifadesi bulunmaktadır.

İLTÖRE : İL yaşanan bölge, coğrafi ülke demektir. Töre ise örf adet olduğundan birlikte Politik ve İdari Yönetim yani DEVLET kavramı bulunmaktadır.

ARKIŞ TİRKİŞ : Arkış = AKIŞ yani hareket ifade eder. Tirkiş ise bir TEKRAR SİMETRİSİ içerir (Bkz. 40 sayılı yazım). Aynı zamanda Tirkiş sözü /hayvanlar/ demek olup birlikte hareket halinde KERVAN veya genel olarak hareket halindeki SÜRÜ kast edilmektedir.

BAZYAYISIZ : BAZ kök sözcüğü günümüzde BARIŞ olmuştur. Aslı BAZIS olup R Türkçesinden dilimize geçmiştir. YAYI ise düşman demektir. YAYISIZ /Düşmansız/ olduğundan birlikte /Barış içinde düşman olmadan yaşamak/ kavramları tek sözcükle aktarılmıştır. 

YABIZ YABLAK : Burada tam bir Tekrar simetrisi bulunmaktadır. YABIZ /Kötü, zararlı/ demektir. Yaplak veya Yablak hem seste bir tekrar hem estetik vardır. Yani, kötü ve zararlı olanı siirsel bir kafiyeli tekrarla adeta yumuşatmış, etkisini azaltmışlardır.

  Bugün bu deyimleri unuttuk. Dolayısıyla kendi kök kültürümüzden uzaklaştık. Ne Orhon abecesini ne de Arap abecesini okuyabiliyoruz. Ne Eski Türkçe'yi ne de Osmanlıca'yı anlıyoruz. Bu bakımdan öz değerlerimizi bilmediğimiz ve kendi kültürümüzü tanımadığımız için özenti ve kulaktan dolma bilgilere, batı değerlerine, batılı dilcilerin ve tarihçilerin bizlere aktarmak istedikleri dar bakışlara inanıyoruz. Değişime karşı değilim. Ama kendini unutacak kadar değişmeye gaflet denir.

 
<< önceki yazı

sonraki yazı >>

 

© Astroset 2004-2010