Küresel Isınma

WWW.ASTROSET.COM

 

 Dünyayı bekleyen 10 büyük tehlike

İngiliz The Guardian Gazetesi yazarı Kate Ravilious, dünyaca ünlü 10 bilim adamına dünyanın ve insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehlikeleri ve gerçekleşme ihtimallerini sordu.

On büyük tehlikenin önümüzdeki 70 yıl içerisinde gerçekleşme ihtimalleri, gerçekleştikleri takdirde insanlık üzerinde yaratacakları etkiler ve insanoğlunun bu tehlikelere karşı neler yapabilecekleri, tehlike puanları verilerek değerlendirildi.
KÜRESEL ISINMA
East Anglia Üniversitesi’nden Nick Brooks’un sunduğu tehlikeye göre 21. yüzyılın sonunda ortalama küresel sıcaklık 2 derece artacak ve son 1.5 milyon yılın en yüksek sıcaklıkları hissedilecek. Brooks, küresel ısınmanın insanlığın sonunu getireceğini sanmadığını, fakat bu potansiyele kesinlikle sahip olduğunu belirtti.
70 yıl içinde olma ihtimali: Yüksek  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 6
TELOMER AŞINMASI
Viyana Üniversitesi’nden Dr. Reinhard Stindl, her hayvan kromozomunun sonunda ‘telomer’ isimli koruyucu kapakların bulunduğunu ve bunların evrim sürecinde hücrelerin çoğalması ile küçülerek koruyuculuklarını yitirdiklerini belirtti. ‘Telomer aşınması’ denen bu olayla Alzheimer gibi yaşlanmaya dayalı hastalıkların artması ve erken yaşta görülmesi ihtimali doğuyor.
70 yıl içinde olma ihtimali: Düşük  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 8
NÜKLEER SAVAŞ
Liberal Demokrat Savunma sözcüsü Air Marshal Lord Garden, nükleer savaşın teoride insanoğlunu yok etme ihtimalinin çok az olduğunu belirtti.
70 yıl içinde olma ihtimali: Düşük  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 8
BÜYÜK VİRÜS SALGINI
Virolog Prof. Dr. Maria Zambon, 1918’de 20 milyon kişinin ölümüne sebep olan grip salgınını hatırlatarak küresel ölçekte bir virüs salgınının insan ırkını yok edemeyeceğini belirtti. Prof. Zambon, böyle bir salgının uzun yıllar uygarlıkta ciddi bir gerileme yapabileceğini belirtti.
70 yıl içinde olma ihtimali: Çok Yüksek  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 3
KÜRESEL TERÖRİZM
St. Andrews Üniversitesi’nden Prof. Paul Wilkinson, kimyasal ve biyolojik silahla yapılacak kitlesel katliamların özgür harekete değer veren günümüz açık toplumlarında engellenmesinin garantisinin olmadığını ve böylesine büyük saldırıların gerçekleşme ihtimalinin çok büyük olduğunu söyledi.
70 yıl içinde olma ihtimali: Çok Yüksek  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 2
METEOR ÇARPMASI
NASA’nın Dünyaya Yakın Cisimler Programı Bürosu Müdürü Donald Yeomans, ciddi büyüklükte bir meteor çarpışmasının ortalama milyon yılda bir gerçekleştiğini söyledi. Böyle bir çarpışma sonucu atmosfer devasa büyüklükte toz tabakasıyla kaplanacak ve haftalarca güneş ışığını engelleyecek.
70 yıl içinde olma ihtimali: Orta  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 5
ROBOTLARIN İSTİLASI
Carnegie Mellon Üniversitesi Robotik Enstitüsü’nden Prof. Hans Moravec, 2050 yılına kadar insanın zihin gücüne sahip akıllı robotların varolabileceğine inandığını ve bunların yönetimi ele geçirebileceklerini belirtti.
70 yıl içinde olma ihtimali: Yüksek  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 8
KOZMİK IŞIN YAĞMURU
İsrail İbrani Üniversitesi’nden Nir Shaviv, dünyanın patlayan bir yıldızdan kaynaklanan kozmik ışın yağmuruna tutulduğu takdirde Buzul Çağı’na girebileceğini söyledi.
70 yıl içinde olma ihtimali: Düşük  İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 4
SÜPER VOLKANLAR
College London Üniversitesi’nden Prof. Bill McGuire, her 50 bin yılda bir süper volkanların patladığını, böyle bir durumda atmosferin sülfürik asitle kaplanarak gün ışığının yitirilebileceğini söyledi.
70 yıl içinde olma ihtimali: Çok Yüksek   İnsanlık üzerindeki tehlike puanı: 7
KARA DELİK YUTAR MI
Harvard Üniversitesi’nden Richard Wilson, kara delikler hakkında sahip oldukları bilgiler dahilinde Dünya’nın bir kara delik tarafından yutulmayacağını söyledi.

Doğanın 10 dev buluşu

Öncelikle biz insanların ve hayvanların bugünkü biyolojik yeteneklerine sahip olmaları, canlıların hangi büyük buluşları sayesinde gerçekleşti? Buluş derken, tanıdığımız kavramın dışına çıkın! İnsanın buluşundan değil, yaşamın henüz hücre, molekül vb. aşamasındayken, milyonlarca yıl süren büyük gelişme serüveni sürecindeki ‘büyük buluşlarından’ gözü, beyni, çekirdek hücreyi keşfetmesinden ve bunları geliştirmesinden bahsediyoruz.

Dünya bugünkü haline nasıl geldi? Tek hücreli birkaç ilkel organizma ve mikroplardan başka hiçbir canlının yaşaması için yeterli oksijenin bile olmadığı bir ortamdan şimdiki atmosfere nasıl ulaştık? Körlükler dünyasından çıkışın yerkürenin sakinlerine kazandırdığı bu mucizevi yaşamın sıçrama taşları hangileri? Bilim insanları, bugüne ulaşılmasında 10 önemli ‘buluş’ veya ‘aşama’da fikir birliğine vardılar. İşte New Scientist’de geniş olarak yayımlanan bu buluşlar...

SEKS
Nasıl başladığı hálá bilinmiyor

Yaşamın sürdürülebilir olmasının kaynağı seks. Ancak seksin nasıl bir evrim geçirdiği konusu hálá açıklık kazanabilmiş değil. Cinsiyetsiz, yani erkekliği ve dişiliği olmayan üremede mevcut ancak asıl olan canlıya genetik çeşitlilik kazandıran cinsel üreme. Genetik çeşitlilik önemli, çünkü bünyesinde değişen çevre koşullarına tepki verme ve uyum sağlama gibi özellikleri barındırıyor. Aseksüel üreme bir piyango için 100 bilet almaya benziyor, ancak 100 biletin üzerinde de aynı numara var. Cinsellik sonucu üreme ise piyango için her birinin üzerinde farklı numaralar olan 50 bilet almaya... Evet, seks, üreme için yaşamsal önem taşıyor ancak nasıl başladı? Nasıl başladığı bilinmiyor ama DNA’ların kendi kendilerini tamir etmeleri gibi dünyevi bir gerçek olarak kabul ediliyor seks.

ÖLÜM
Stratejinin bir parçası

Ölüm de evrimsel stratejinin bir parçası. Her çok hücreli organizma içinde kendi kendini yok edici bir mekanizma da mevcut. Elinizde 5 parmak var, çünkü onların arasındaki hücreler daha siz embriyon halinde iken öldüler. Ölüm olmadan yaşam da olamıyor. Eğer hücre ölümü diye bir şey olmasaydı bugün hepimiz kanser yüzünden ölüyor olurduk. Programlanmış hücre ölümleri günlük yaşamda merkezi bir rol oynar. Bağışıklık sistemi bir enfeksiyon karşısında çaresiz kaldığı zaman, akyuvarlar belli bir sıra içinde intihar ederek iltihaplı bölgeyi temizlemeye çalışırlar. Bitkiler de hücre ölümünü hastalıklara karşı bir savunma aracı olarak kullanırlar. Enfeksiyonlu bölgeyi çevreleyip içindeki hücreleri öldürür ve geri kalan dokulara yayılmasını önlerler.


SÜPER ORGANİZMALAR
Bir arada olup hayatta kalıyorlar
Çok geniş sayıda canlı bir arada, uyum içinde, iş bölümü yaparak ve yemeklerini paylaşarak yaşarlar. Bu süperorganizmalar mikroskop altında incelendi ve bir sürü tek hücreli organizmanın bir koloni halinde bir araya gelerek yaşadığı anlaşıldı. Bu koloni yaşamın avantajları var: Bir arada oldukları için düşmanlara karşı savunmaları daha güçlü oluyor, çevresel etkilere daha dayanıklı oluyorlar ve yaşayabilecekleri yeni alanlar buluyorlar.

FOTOSENTEZ
Yaşamı mikroplara borçluyuz

Fotosentez atmosferi oluşturarak ve yerküreyi öldürücü radyasyona karşı koruyarak dünyayı yaşanabilir hale getirdi. Fotosentez öncesinde dünyada yaşam tek hücreli mikroplardan müteşekkildi. Bu mikropların enerji kaynağı ise sülfür, demir ve metan gibi kimyasallardı. Yaklaşık 3.5 milyar yıl kadar önce bir grup mikrop, kendi gelişimleri için gerekli karbonhidratın oluşturulmasına yardımcı olacak güneş ışığını elde etme becerisini geliştirdiler. Böylece fotosentez ortaya çıktı. Belli bir dönemin sonunda fotosentezdeki evrim sudan oksijen elde etmeye dönüştü. İşte bu noktadan sonra dünyada yaşam süreci hızlandı. Çok hücreli canlılar oluştu. Dolayısıyla yaşamı mikroplara borçlu olduğumuzu unutmayalım.


KONUŞMA
En son icat
Söz konusu insan olunca, en nihai evrimsel icat da konuşma oluyor. Bu bizi diğer canlılardan, bilinç, empati, manevi, ahlaki gibi özelliklerle farklı kılan unsur. Peki neden bu yeti yalnızca insanlara özgü, diğer hayvanlarda özellikle de maymunlarda bulunmuyor. Yanıt, yalnızca insana özgü olan sinir bağlantılarında. Bu ağlar genlerimiz ve deneyimlerle şekilleniyor. Bir anlamda dil, biyolojik evrimin son aşaması. Konuşma yetisi sayesinde atalarımız, kültür diye tanımladığımız kendi çevrelerini oluşturabildiler ve genetik değişimlere gerek olmadan bunu sonraki nesillere aktarabildiler.

ASALAKLIK
Sadece en güçlüler ayakta kalabildi

Parazitler, asalaklar ile onlara ev sahipliği yapanlar arasındaki asırlar boyu süren savaş evrimin en güçlü yapı taşlarından biri oldu. Virüslerden tenyalara bütün parazitler yerküre üzerindeki en başarılı organizmalar oldular. Bakteriler, protozonlar ve virüsler ev sahiplerinin evrimsel gelişimini biçimlendirdiler çünkü ancak en güçlüler, en dayanıklılar ayakta kalabildiler. Buna insan da dahil.


BEYİN
Evrimin tacı sayılıyor

Beyin evrimin tacı olarak tanımlanıyor. Konuşma, zeka ve bilinç gibi nihai insani öğeleri hediye olarak verdi bize beyin... Bir bitki gibi yaşam devrini sona erdirdi. Beyin ilk kez organizmalara çevresel değişimlerle baş edebilmelerinin yolunu göstererek nesillerin sürecini kısalttı. Nasıl mı? Sinir sisteminin iki önemli işlevi var: Hareket ve hafıza. Eğer bir bitki iseniz besin kaynağınız tükendiğinde ölüp yok olursunuz. Eğer kaslarınızı kontrol eden bir sinir sisteminiz varsa, hareket eder, yiyecek, seks ve barınma ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. En basit sinir sistemi denizanaları ve anemonlarda bulunuyor. Beynin ikinci evrimsel aşaması, hareketlerin bir amaç doğrultusunda yapılmasını sağlayan bir kontrol sisteminin oluşması oldu. İlk dönemlerde beynin işlevi yiyecek bulma üzerinde odaklandı. Doğada bulacağınız her türlü hayvanda beynin ağzın yakınında olması bunun örneği. Beynin bir sonraki aşaması ise duyular. Bu da canlıya duyular sayesinde tahmin etme ya da ne yaparsa ne elde edeceğini bilme yetisini kazandırdı.


GÖZLER
İlk defa 543 milyon yıl önce oluştu

Evrimsel süreçte yaşamın kurallarını sonsuza kadar değiştiren bir yenilik, gözlerin ortaya çıkışıdır. Canlılarda göz oluşmadan önce, dünyada yaşam, denizin üzerinde sakin sakin gezinen yumuşakçalardan ibaretti. Gözlerin oluşumu ile dünya şiddet ve rekabetle tanıştı. Görme duyusunun oluşması canlıları aktif avcılar haline getirirken, korunmak için evrimsel bir silahlanma yarışı dünyayı sarmaya başladı. İlk gözler günümüzden 543 milyon yıl önce, Kambriyen devrinin ilk dönemlerinde trilobit diye tanımlanan ilk eklem bacaklarda oluştu. Yüzlerce petekten oluşan trilobit gözleri günümüzde arı ve sineklerin gözlerini andırıyordu ve muhtemelen ışığa duyarlı çukur dokuların evrimleşmesi sonucu oluşmuştu.


ÇOK HÜCRELİ YAŞAM
16 farklı evrim süreci yaşadı
Tek hücreli yaşamdan çok hücreli yaşama geçiş yaşamın en büyük buluşları arasında. Ve bu hiç de kolay olmadı. 16 farklı ve her biri milyonlarca yıl süren evrimsel dönemeçler aşıldı bunun için. Hücreler güçlerini milyarlarca yıldan beri birleştiriyordu. Hatta bakteriler bile karmaşık koloniler oluşturarak kendi aralarında işbölümü yapabiliyordu. Herbiri, tanımlı görevi olan kalıcı koloniler oluşturdular. Bu kolonilerin kimi beslenmeden, kimi salgıdan sorumlu oldu ve bütün bu işlevleri arasında bağlantılar kuruldu ve eşgüdüm yaratıldı. Kimyasal sinyaller sayesinde çevrelerine karşı bir duyu geliştirdiler. Avlarını yakalayarak beslenmeye, büyümeye, hareket etmeye ve bölünerek çoğalmaya başladılar.

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE BİREYSEL BAKIŞ İÇİN 10 ADIM

Küreselleşmenin ‘Birey ve Bireysel Gelişimle’ ilgili kısmını incelersek bazı gerçeklerle karşılaşırız. Küresel bir anlayışın insani ve ahlaki boyutlarında şu on adım var:

1-Kendine ve başkalarına yanlış yapma hakkına sahip olduğu için saygı duymak;
2-
Kendini bilip, eğitim ve değişim için esnek, uyumlu ve açık zihniyetli olmak;
3-Espri duygusuna sahip olarak hak ve sorumluluklarını bilmek, uyanık ve iyimser olmak;
4-Ruh ve beden ahengini kurmak ve bozulmamasına özen göstermek, doğayla yeni bir işbirliği kurarak, dünya’nın canlı bir bireyi olduğunu hissetmek.
5-Yaratıcı, keşfedici, yenileştirici, riske girici, atak, ekip ruhuna sahip olmak, paylaşmayı bilmek;
6-
İnisiyatif sahibi bir birey olarak yaşamının sorumluluğunu yüklenmek, tek ya da topluca insanlarla birlikte öğrenmek ve büyümek.
7-
İçgüdü, duyular ve zekaya, duyular dışı algılamayı ve sezgiyi ekleyip, anlama ve bilme kapasitesini arttırmak;
8-
Yaşamın her türlü sorunları, güçlükleri ve başarısızlıklarını öğrenilmesi gereken dersler kabul edip olaylarla olay olmadan, kendini eş koşmadan olanı objektif değerlendirmek, zamanla bütünleşmek, rahat akmak;
9-
Beyin kapasitemizin %10-12’sini kullandığımızı anlayarak psikoteknik ve psikolojik olgularla beynin potansiyel gücünden daha çok yararlanmak;
10-
Şuur-vicdan ve bilimi birleştirmek, gelenek ve ruhsal öğretileri teknolojik gelişmeler ile bağdaştırmak yani yaratıcı düşünce ile enerji olan maddeyi barıştırmak.

21. YY insanının  küreselleşme yolunda kullanması gereken bu 10 basit ve yalın ilke, olası pek çok felaketin de değişimine yol açabilir.

 
 

© Astroset 2004-2010