Metafor / Kuantum Evren

Kadim Bilgelik ve Yeni Fizik 6

WWW.ASTROSET.COM

SAKLI DÜZEN

   Şimdi bilim adamlarımız hepimize haklı bir soru yöneltiyorlar; "Eğer evrenimiz daha derinlerdeki bir düzenin, yani ruhsal düzenin, Platon'un 'ideler' olarak tanımladığı düzenin yalnızca soluk bir gölgesiyse, kendi gerçekliğimizin karışık dokusu acaba daha başka neleri saklamaktadır? Saklı Düzenin sırlarına ulaşmanın yolu nedir?
  Bütün bu sorular haklı, gerekli, çağa uygun sorulardır ama
Saklı Düzen binlerce yıldır bizden bilgisini hiç esirgememiştir ki!... O bazen bir ilhamdır, bir notadır, bir sezgidir, bir rüyadır, bir algılamadır, vizyondur, akıştır, vahiydir. Saklı Düzen’in Senfoni Orkestrası ilahi notalarını, yağmur damlaları gibi tüm dünyanın üzerine yağdırmaya devam etmekte, bizi insan olmanın özünü kavramaya çağırmaktadır.

  Xuetang dedi ki:" Konunun özü, doğru ve ılımlı olmakta, pratiğin gitgide daha da düzelmesinde, azmin sağlam ve kesin olmasında, gelişimin tamamen saf olmasında yatar. Ancak bundan sonra kendine ve başkalarına yararlı olmak olanaklıdır." - Doğu Gölü Vakayinameleri

  David Bohm da saklı düzeni, sonsuz bir enerji denizini de doğuran olarak kabul ediyor. Ve diyor ki;
  "Görünürdeki maddeselliğine ve dar boyutuna karşın evren, kendi içinde ve dışında var olmayıp, daha geniş ve daha tanımlanamaz bir şeyin üvey çocuğudur. Daha da ötesi evren, bu daha geniş bir şeyin başlıca ürünü değildir, o yalnızca gelip geçen bir gölge, daha büyük bir tablodaki yer olan bir hıçkırıktır yalnızca.”
  Mevlana ise Mesnevi’de alemsel hareketlilik ve bütünsellik kavramını şu sözlerle dile getiriyor:
 
Dışsal olarak bir ağacın dalı, bir meyvenin kaynağıdır.
  Ancak içsel olarak dal, meyvenin oluşumunu sağlamaktadır.
  Meyve için hiç bir ümit olmasaydı Bahçıvan ağacı eker miydi?
  Bundan dolayı, gerçekte ağaç meyveden doğar.
  Tersi gözükse bile.

  Bu sonsuz enerji denizi, Saklı Düzen içinde gizlenen tek şey değildir. Saklı Düzen, evrenimizdeki her şeyi doğuran temel olduğuna, en azından var olan ya da var olacak olan her atom altı parçacığını da kapsadığına göre; maddenin, enerjinin, yaşamın her oluşumunu, kuasarlardan Shakspeare'in beynine, çift sarmaldan galaksilerin büyüklük ve biçimini kontrol eden güçlere kadar mümkün olan her şuurlu hareketi de kapsar. Ve hepsi bu kadar da olmayabilir. Bohm, Saklı Düzenin, nesneler evreninin sonu olduğuna inanmak için hiçbir neden bulunmadığını da kabul ediyor. Bu düzenin ötesinde akla sığmayacak başka düzenler de, daha ileri aşamaların sonsuz basamaklarına uzanmakta olabilir.

  Choan dedi ki:
 
“Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, üzerinde bambu demetleri ve uçurum sıraları vardır; okyanus ne kadar derin olursa olsun, içinde akımlar ve meraklılar vardır. Büyük Yol’u araştırmak istiyorsan, bunun özü, derinlikleri ve yükseklikleri incelemektir. Bundan sonra çapraşık incelikleri aydınlatabilir ve sınır tanımadan hevesle benimseyebilirsin.” Bir Zen büyüğüne mektup’tan

  Evrenin bütünselliği ve sonsuzluğunu mistik deneylerle algılama düzeyine ulaşmış olan büyük mistiklerden Yunus Emre, alemlerdeki bu olağanüstü bütünlüğün ve düzenin onu dünyanın kısıtlı realitesinden kurtarıp, ruhunu özgür kıldığını ve İlahi Olan'a yönelttiğini bizlere şu dizelerle ifade ediyor:
  Bilmişim dünya halini,
  Terk ettim kil-ü halini,
  Baş açık ayak yalın,
  çağırayım Mevlam seni.

  Saklı Düzen teorisinde beyin ve hologram
  Nörofizyoloji profesörü Dr. Karl Pribram, fizik profesörü David Bohm, Paris Üniversitesi'nden Bernard d'Espagnat, 1973 Nobel Fizik Ödülü alan Camridge'den Brian Josephson gibi ünlü bilim adamları Saklı Düzen teorisinin bir gün Tanrı'yı ya da Zihni bilimin sınırları içine almaya yönelteceğine inanmaktadırlar. Bir arada düşünüldüğünde Bohm ve Priabram kuramları, yeni ve son derece anlamlı bir dünya tasarımı yaratmaktadır.

  Beyinlerimiz temelde başka boyutlardan, uzay ve zamanın ötesindeki daha derin bir varoluş düzeninden yansıyan frekansları yorumlamak suretiyle nesnel gerçekliği matematiksel olarak oluşturmaktadır. Beyin,  holografik bir evrenin içerdiği bir hologramdır. Bizim ötemizde yalnızca engin bir dalgalar ve frekanslar okyanusu vardır ve gerçekliğin bize böyle somut görünmesinin nedeni yalnızca beyinlerimizin bu holografik karmaşayı alıp, onu dünyamızı oluşturan diğer tanıdık objelere dönüştürme yeteneğine sahip olmasıdır. Bizim gerçekliğimizin iki farklı görünümü var. Biz kendimizi uzayın içinde hareket eden fiziksel bedenler ya da kozmik hologramın içerdiği girişim desenleri olarak görebiliriz. Biz de o hologramın parçasıyız.
  David Bohm kişisel araştırmalarıyla daha da parlak bir düşünceyle bizim uzay ve zamanı bile oluşturmakta olduğumuz sonucuna varmaktadır.

  Zihin ve Beden Yapısını Anlama ve Farkındalıkla Deneyleme
  Psişik yetenekleri geliştirme, zihin-beden yapısının dengesi ile ilgili pratik metotları öğrenme ve uygulama sırasında spiritüel farkındalığımızın, bireysel gelişmede etkili faktör olduğunu hatırlamak önemlidir.
  Spiritüel olarak uyanık olduğumuzda, kendiliğinden olumlu yaşamaya,kendimiz ve başkaları için en yararlı şeyleri yapmaya meylederiz. Spiritüel farkındalığın noksanlığı; entelektüel hatalar, zihinsel karmaşa, mantıksız düşünme, karamsarlık, çabuk heyecana kapılma ve doğal olmayan düzensiz bir yaşamla sonuçlanır.
  Farkındalığımız bulanık olduğunda, zihnimiz kuruntu, illüzyon, obsesyon, acı ve başarısızlık hatıraları ve yaşamın kıymetini arttırmak yerine baskı yaratan davranışlarla şartlanmış olduğundan, ruhsal ve fiziksel anlamda sağlıksızlık söz konusudur ve o kişide yaygın olan psikolojik durum ve davranışların biri veya tümü mevcut olabilir. Bu yolunda gitmeyen halleri ve davranışları önce tespit edip sonra kabullenmeli son aşamada da değiştirmek için elinden gelen her çabayı ve sağaltıcı metodu hiç çekinmeden, utanıp sıkılmadan kullanmalıdır. Çünkü herkes aynı yoldan geçmektedir. Kapı dar ve yol tektir!...

Dar kapıdan geçen, dar kapıdan geçmekte olanın halini iyi bilir…

  Bizler birer algılayıcıyız. Bizler birer farkındalığız, biz nesne değiliz. Bizim hiçbir somut, üç boyutlu nesnelliğimiz yoktur. Biz sınırsız varlıklarız. Üç boyutlu katı nesnelerden oluşan dünya, bizim somutluğa geçişimizi sağlayan bir kolaylıktır. Bunu mutluluğumuz için kendi bütünselliğimizi, yaşamımız boyunca pek ender ayrılabildiğimiz bir kısır döngüde tutsak etmiş bulunuruz.
  Eğer evren dev bir hologramsa, fizik yasalarından galaksilerin varlığına kadar birlikte deneyimlenen dev bir rüyanın sahne donanımları ya da gerçeklik alanları neden olmasın? Sürekliliğe sahipmiş gibi görünen her şey birer yanılsama olarak görülebilir, yalnızca şuur canlı evrenin şuuru sonsuz olabilir.
  Holografik bir evrende şuur her şeye sinmiştir. Ve tüm bilgiler saklı düzende içe katlanmış şekilde mevcuttur. Biz asıl gerçekliğin kendisiyle ilişkiye geçebilir ve bilgi alabiliriz.

  Bütün metapsişik çalışmaların özünde, evrendeki şuurluluk bilgisi vardır. Psişik fenomenler yaşayan insanlar bu iç içe geçmiş şekilde mevcut bilgilerle, bir tür bilgi bankasıyla, bir şekilde rezonans haline geçmeyi beceren insanlardır. Ama asla unutulmamalıdır ki; bilgi bankası ile gerçek rezonansa geçenler kendi benliklerinden, şan, şöhret, unvan, para, mevki peşinde koşmaktan yani nefis ve egolarından vazgeçenlerdir…

  Ocak ateşsiz, çanta boş.
  Kar yılın sonunda düşen kayısı tomurcukları gibi.
  Üzerimde yamalı cübbe, odun kıymıkları yanıyor,
  Huzurlu sakinlikte bedenimin farkında değilim.
  Günlük yaşamda kendi başıma Yol’a devam ediyorum.
  Ün ve ihtişam peşinde koşmadan.
 
(Jiantang Kutsal Lu Dağı’ndaki Yuantong manastırındaki usta öğretmene giderken)

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010