Nea Nepal'de

Bölüm 3

WWW.ASTROSET.COM

Yolculuk Nepal'e

Bütün canlılara karşı şefkatli ol, dost ol, kin tutma, Ben ve Benim sözlerini unut. Acıyı da, hazzı da içinde eş tut.

  Yolculuğumuz, Nepal’e …
Önce Katmandu vadisi ve şehirlerini gezeceğiz, sonra Pokhara vadisi, ve Annapurna dağ silsilesine doğru yapılan bir gezimiz daha olacak. Bir Hindu Krallığını ziyarete gidiyorum. Tabii ki, Hindu-Budist karışımı tapınakları da gezeceğiz.   Dünyanın 14 adet, 8000 metrenin üzerinde zirvesi var ve bunlardan 8 tanesi Nepal sınırları içinde. Beni oraya çeken şey başlangıçta bu dağlar ve Himalayalar oldu. Rüyamdaki dağ köyünü arıyorum ya… Ama başlangıçta demek daha doğru galiba çünkü burada günler geçtikçe duygularım ve gördüklerim beni dağlardan ziyade ülkenin kendisiyle, toprağıyla, insanıyla, doğasıyla, gizemiyle  içiçe olmaya çağırdı. Ben bu turla geri dönmek istemiyorum galiba. Gezi sürdükçe gitgide artan bir merakla yaklaşıyorum çevreme, biraz daha uzun kalsam mı?

Katan’dayım...

  Katan, Katmandu vadisindeki üç büyük kentten biri. 300 yıldır kralını bekliyor Nepal halkı! Krişna’yı beklemek gibi… Halkın çok sevdiği bu kralla ilgili efsanesi gerçek olsun ya da olmasın gerçekten duymaya değer. Bana nedense Bagavatgita ’yı çağrıştırdı efsaneleri. Hinduların Brahman anlayışı, Upanişadlar dönemi, eski Veda Panteonu ne kadim bilgiler…
  İnsanı günlük yaşamın içinden çekip alıveriyor, sonsuzun içine atıyor sanki. Nasıl da sızarlar her efsanenin içine...soluk gibi! Soluğu içine çekince destanda canlanıyor yüreğimde…

  Hinduların Mahabarata Destanı’nın bir eşi daha yazılmadı. Ezoterik bir bilgi olan Mahabarata Destanı’nda insan ruhunun beden içindeki macerası, mücadelesi, kendini tanıma yolunda verdiği savaşı simgesel olarak anlatılır. Duygusallığın fayda ama çoğunlukla da zararları konusunda sanki ilkeler tanıtılır.

  Yüce Efendinin şarkısı olan Bagavatgita ’da, benlik maskelerinin sık sık değişimi, değişimle yaşam değerlerinin yitişi, insanoğlunun değişimlere kolay alışamaması çok ince bir sembolizmle anlatılır. Mahabarata Destanı’nda, Krişna ve Arcuna iki ana kimliktir.
  Krişna sahneye Arcuna’nın arkadaşı kimliğiyle çıkar, ardından inisiyatör olarak gözükür daha sonra da mistik bir kimlik haline dönüşür; destan ilerledikçe, Evrensel ruh ile özdeş olan bir ve tek tanrı görünümüne bürünür. Kaynağı mitolojik ve ezoterik de olsa, Krişna-Vasudeva-Mahabarata’nın büyük bir bölümünde, bize böyle görünür yani büyüye büyüye, genleşe genleşe en yüce ruhsal kimlik haline dönüşen bir varlığın gelişimini tanımlar. Krişna bu büyümeyi ve genişlemeyi ya doğrudan doğruya ya da Narayana-Vişnu ile özdeşleşerek gerçekleştirir. Sonra destanın bir yerlerinde, özünde Krişna ile Arcuna aynı kişi olduğunu hissedersiniz. Arcuna’dan Krişna’ya geçiş herkesin ortak yazgısıdır bu destanda…Soru soran Arcuna birgün Krişna olacaktır. Şimdi gezip dolaştığım bu bölgede de aynı kokuyu aldım. Belki bu çağrışım yalnız benim için ama olsun, bu da zaten benim yolculuğum…

  Bu yabansılık, ilkellik aynı zamanda mistik hava, yoksullukla tapınakların ihtişamı arasındaki çelişki insanda tümüyle paradoks duygusu yaratıyor. Ve günlük rutin şuur halinden sıyrılıveriyorsun, hemde meskalin almaya filan gerek kalmadan.
  Castaneda’nın romanlarında, ruhsal yolcular, farklı bir şuur hali yaşamak ve şaman eğitmenin ne dediğini anlamak  için çok kullanırlardı otları ama burada buna hiç gerek yok. Oksijen öyle fazla ki, otomatik olarak yeni bir şuur haline geçiveriyorsunuz. Günümüz medeniyetinden apayrı bir havası olan gizemli ve mistik ortam insanı içe dönmeye sürekli çağırıyor sanki…
  Yüksek tepelerdeki sonsuz kar nedeniyle hava hep soğuk olacak sanıyor insan ama hiç de öyle değil, daha aşağıda kalan bölgelerde ılıman bir hava var yani Nepal ılık bir iklime sahip. Ne güzel!...  
  Havanın soğuk olduğu ekimden kasıma kadar, ülke ziyaret için en uygun zamandır dediler turizm şirketinden. Ben de tamam dedim. İşte şimdi tam zamanı değişimimin!… Gecenin dondurucu soğuğu, güneşin parlamaya başladığı zaman 10-25 C º arası değişebiliyor. Rehberin Nepal ile ilgili verdiği bilgileri dinliyorum ama sanki sesi uzaktan geliyor. Derinlerimde beni çağıran o şeyi duyuyorum sanki ya da çağrısı çınlıyor kulaklarımda… Rehberimiz anlatıyor; “Nepal oldukça fakir bir ülke. Tarım dışında hemen hiç bir üretimi yok. Her şey Hindistan'dan ithal ediliyor.  Rehberimizin değdiğine göre tek elle tutulur gelir kaynakları turizm. Turistler yoğun olarak dağ yürüyüşü, salcılık ve safari yapıyorlar. Ülkenin güneyi kıraç, kuzeyi ise dağlarla kaplı. Bu nedenle halk, tarıma elverişli olan orta kısım vadilerinde yerleşmiş. Hayat şartları çok zor Nepal’de diye devam ediyor. Paralarının alım gücü çok az. Yani açıkçası Rupi'nin durumu çok acıklı. Bir örnek vermek gerekirse, milletvekili maaşı iki yüz dolar, normal çalışanların maaşı ise kat kat düşük elbette. 1990'larin başında sembolik bir krallığın yanı sıra demokratik yönetime geçmişler ancak kısa sürede sistem yozlaşıvermiş.

  Nepal dünyanın en çok fakirlik yardımı alan ülkesiymiş, ayrıca büyük de bir turizm geliri var. Ancak bu gelirler nereye gidiyor, bilinmiyor anladığımız kadarıyla. Her yıl binlerce insanin ödediği vizelerin, Annapurna koruma bölgesi projesi giriş ücretlerinin, safari ve trekking ücretlerinin halk üzerinde hiç bir olumlu etkisini gözlemleyemiyoruz, grubumuzla birlikte ve sesli düşünüyoruz. Cık cık sesleri çıkıyor, gruptan. Yollar hala bozuk, insanlar hala çok fakir, erozyonun yıktığı köy okulları hala tamir bekliyor. Sanırım Nepal’da turizm gelirleri akıllıca kullanılmıyor.
  Bizim grup arkadaşları ile bunları konuşuyoruz, bu hepimizin ortak kararı. Şansım yaver gitti de bu grupta kafama uygun insanlar var, sohbet etme imkanı bulabiliyorum… İki arkadaş buldum bile...
  Anladığım kadarıyla inanç ve mistik öğeler çok önemli Nepal’da. İnsanlar çok dindar ve inançlı. Yalnız Hinduizm ve Budizm o kadar içiçe girmiş ki, bu iki inanç arasında ilk başta bir ayrım yapamıyorsunuz. İki öğretiyi de biraz tanımak ya da bilerek gitmek gerek Nepal’e gezi anlam kazansın. Sizi alıp bir ruhsal yolculuğa götürsün. Tapınakları kuralları birbirinden farklı olmasına rağmen, özellikle Hindular Budizmi kendi dinlerinin bir parçası olarak kabul ediyorlar. Budizmin kurucusu Buda’nın, kendi tanrılarından birinin reenkarnasyonu yani tekrar doğuşu olduğuna inanıyorlar. Hindu mabetlerine o dinden olmayanlar giremiyor ama Budist tapınaklar herkese açık.
  Budizmin yüksek toleransı bize umut verdi ve gruptaki arkadaşlarla tapınakların, rahiplerin bile gitmeye çekindiği, en kutsal noktalarına kadar tırmandık. Her şeyi görmek, anlamak ve ruhumuza sindirmek ihtiyacımız o kadar yoğundu ki…  Buna ben bile şaşırdım. Sadece merak mı dedim içimden yoksa bu insanlarda benim gibi bilerek ya da bilmeyerek kişisel menkıbelerini mi aramaya gelmişler buraya?
  İlk gençlik yıllarımdan hatta çocukluğumdan beri gizemci araştırmacı ve felsefi bir yapım olduğu için Doğu Dinlerini ve kültürlerini araştırmaktan hep zevk duymuştum. İşte şimdi onları  gruptakilerle paylaşmanın tam zamanı diye düşündüm. Budizm ile ilgili aklımda kalan temel bilgileri paylaştım. Onlar da bu geziyi tesadüfen yapmadıklarından bazı yerlerde katkıda bulundular, rehberimiz de hiç durmadan tüm bildiklerini anlatmaya devam ediyordu. Gerçek bir ruhsal ve kültür yolcuğu olsun diye uğraşıyorduk sanki, gülümsedim içimden. Hep böyle midir turlar dedim, rehbere. Yok dedi. Sizin grup çok meraklı, çok istekli, bana da iyi geldi, kendimi işe yarar hissettim, anlattıkça anlatmak istiyorum. her zaman böylesine bende rastlamıyorum. Benim şansımmış, evren çağrımı duydu da dedim. Ne dediğimi anlamadan tatlı tatlı gülümsedi… Ve anlatmaya devam etti.Daha doğrusu hep birlikte anlattık. Biraz o biraz biz…   Bugün Katmandu’nun en güzel şehri olan Bhaktapur’dayız.  Bhaktupur’un o olağanüstü havası da bizi alıp götürüyor buralardan, tarihe ve geçmişe uzanıyoruz sanki. Bir tapınağın merdivenlerine oturduk, hem dinlenip hem rehberimizi dinlemeye devam ettik. Az sonra gün batacaktı. Havanın tatlı kızıllığı her yerden görülebilen karlı Himalaya zirveleri o kadar anlamlı bir atmosfer yaratıyordu ki, az sonra hepimiz kendimizi birer küçük buda zannetmeye başlayabilirdik…
  Ve rehberimiz o güzel sesi ile bizi de arasına alarak anlatmaya başladı.

<< Önceki Bölüm

Sonraki bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010