Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

ZİHİN, beden VE RUH

Günümüz Dünyasında Ruhsal Gelişimi Gerçekleştirme

Jeff Cohen
Çeviren: Okay AÇIL

  Güç, para ve nüfuz ile tanımlanmış bir dünyada ruhsal gelişimi gerçekleştirebilmek ancak Herkül’ün yapabileceği bir görev gibi görünebilir.
  Elektronik aletler, televizyon ve internet gibi modern zamana ait konforlar, ilgimizi çoğunlukla fiziksel ihtiyaçlar ve isteklerle sınırlama eğiliminde olmaya götürdü. Sonuç olarak, kendimize verdiğimiz değer ve kendimize yüklediğimiz anlam anlayışlarımız karıştı.

Peki hayatımızın bedensel ve ruhsal yanları arasında nasıl bir denge kurabiliriz?   

  1.Ruhsal olarak gelişmek içe bakmaktır
  İç gözlem bir gün, hafta ya da ay içerisinde olmuş olayları hatırlamaktan çok daha öteye gitmektedir. Daha yakından bakmalı ve duygularınızı, düşüncelerinizi, hislerinizi, inançlarınızı ve heveslerinizi düşünmelisiniz. Periyodik olarak deneyimlerinizi, kararlarınızı, ilişkilerinizi ve meşgul olduğunuz şeyleri incelemek hedefleriniz üzerine yararlı anlayışlara ulaşmada size faydalı olur. 
  Dahası, size nasıl hareket etmeniz gerektiğinin ipuçlarını verir ve herhangi bir durumda nasıl davranacağınız konusunda yol gösterir. Diğer beceriler gibi, iç gözlem de öğrenilebilir. Tek gereken içinizdeki gerçeği bulmak için göstereceğiniz cesaret ve istektir. İçinize bakarken objektif ve kendinizi bağışlayıcı olmayı ve geliştirmeniz gereken alanlarınız üzerine odaklanmayı unutmamalısınız.

  2.Ruhsal olarak gelişmek potansiyellerinizi geliştirmek demektir
  Din ve bilim, “ruh” konusunda değişik bakış açılarına sahiptirler. Bilim, ruhu bireyin farklı boyutlarından biri olarak görürken; din ise,  insanları dünya üzerinde geçici olarak yaşayan ruhsal varlıklar olarak görür.
  Kendi kendini kontrol, hem Hıristiyan (Batı), hem de İslami (Doğu) öğretilerde tekrar eden bir temadır. Bedenin ihtiyaçları ruhun ihtiyaçlarının yanında ikinci sırada yerini alır. İnançlar, değerler, ahlak, kurallar, deneyimler ve iyi çalışmalar ruhsal varlığın gelişimini sağlayan birer plan temin ederler.       

  Psikolojide, kişinin tüm potansiyellerini anlaması, onu kendini gerçekleştirmeye götürür. *Maslow’un
(*Abraham Maslow, 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmasında ortaya attığı ve sonrasında geliştirdiği bir insan psikolojisi teorisi olan Maslow teorisi veya İhtiyaçlar hiyerarşisi teorisinin sahibi olan Amerikalı psikolog, Ç.N.) teorisi temel psikolojik ve duygusal ihtiyaçlar tatmin edildiğinde, ruhsal ya da varoluşsal ihtiyaçların baş göstereceğini ifade etmektedir.
  Bilim ile din arasındaki fark kişisel gelişim konusunda yatmaktadır. Psikoloji kişisel gelişimi kendi başına bir amaç olarak görürken, Hıristiyanlık ve İslam, kişisel gelişimi Tanrı’ya hizmet etme aracı olarak görmektedirler.

  3.Ruhsal olarak gelişmek anlam aramaktır
  Hristiyanlık, Musevilik ve İslam gibi Tanrı’nın varlığına inanan dinler, insan yaşamının amacının her şeyin Yaratıcısına hizmet etmek olduğunu varsaymaktadırlar.
  Psikoloji alanındaki çeşitli teoriler, bizlerin eninde sonunda hayatlarımıza anlam yüklediğimizi belirtmektedir. Doğduğumuzda hayatımızın anlamını bilmeyiz, ancak insanlarla olan etkileşimlerimizden ve olaylar karşısındaki hareketlerimiz ve tepkilerimizden gereken bilgiyi ve bilgeliği kazanırız.
  Hayatımızın anlamını keşfetme sürecimizde, reddettiğimiz ve onayladığımız belirli inançlar ve değerler vardır. Yaşamlarımızın bir amacı vardır. Bu amaç tüm fiziksel, duygusal ve zihinsel potansiyellerimizi kullanmamızı gerektirir. Bu, zor zamanlarımızda bizi ayakta tutar, bizi ileriye baktıracak bir nokta, ulaşılacak bir hedef verir. Bir amacı ya da gayesi olmayan kişi, denizde sürüklenen bir gemiden farksızdır.    

  4.Ruhsal olarak gelişmek bağlantıları anlamaktır
  Dinler, hepimizin yaradılış, yaşam ve ölüme ilişkin olduğumuzu vurgulamaktadır. Bu nedenle, diğer insanları doğrudan bir kan bağımız olmasa bile “kardeşlerimiz” diye adlandırırız. Hatta Hıristiyanlık ve İslam gibi tanrı merkezli dinler, insanlar ile daha yüksek bir varlık arasındaki ilişkiden bahseder.

  Diğer taraftan bilim, diğer canlılarla olan ilişkimizi evrim teorisi vasıtasıyla izah etmektedir. Bu akraba oluş, hiç kuşku yok ki canlılarla cansız olanlar arasındaki etkileşim olarak tarif edebileceğimiz ekoloji kavramında görülmektedir. Diğer herşeyle olan bağlantımızı anlamak bizi insanlar, hayvanlar, bitkiler ve doğadaki diğer varlıklara karşı daha alçakgönüllü ve saygılı yapar. Bizi insanlara yaklaştırır ve diğerlerine hizmet eden bireyler haline getirir.
  Gelişme bir süreçtir, bu nedenle, ruhsal gelişim bir günlük karşılaşmadır. Bazılarını kazanır, bazılarını kaybederiz, ancak önemli olan öğreniyor olmamızdır. Bu bilgi sayesinde ruhsal gelişim mümkün hale gelir.

Yayın Tarihi: 08.Ocak.2008

 

© Astroset 2004-2010