Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

 

Yeni Çağın Doğuşu

David Spangler

Çeviri: Sema Özçallı

Yeni Çağ’ın doğuşu, evrensel bir şuur ortaya koymayı öğrenmiş, zaman ve mekandan bağımsız olarak bu gezegende yaşamın gelişimi için sunulan kalıpları gözlemleme şansını yakalamış kişiler tarafından yüzyıllar öncesinden bildirilmiştir. Bununla da kalmayıp, Yeni Çağ’ın beraberinde getireceği güç ve olanaklara kavuşup bunlardan en iyi biçimde yararlanmak için genel olarak evrimsel yaşamın ve daha dar anlamda insanlığın ne tür bir gelişmeyi ve hazırlık sürecini gerektireceğini de tahmin edebilmişlerdir. İşte bu bilgiyle bu büyük insanlar, insanoğlunun ve tüm dünyanın şuurunu geliştirmeye başlamışlardır. 

Peki bu insanlara göre yapılması gereken neydi? Bu hazırlık nasıl bir amaca hizmet ediyordu? Kova Çağı sürecinin, insanlık açısından bilgi düzeyine uyumlu, yer ve zamandan bağımsız, insanda var olan güce sahip yeni bir tür şuurun, yani sezgisel-zihinsel şuurun ortaya çıkmasıyla sonuçlanacağı anlaşılmıştı. Bu tür bir şuurun sahip olduğu yaratıcı boyutlarda da büyük oranda bir artış olacağı kesindi. Ancak bu durum, insanlığın yüzyıllardır kullanmakta olduğu ayrılık, zaman, yer gibi kavramlara sıkı sıkıya bağlı ve sınırlı yaratıcı güce sahip bir şuur olan duygusal-zihinsel şuurla çelişecekti. İnsanın algılayış düzeyinde ve eğilimlerinde önemli bir değişiklik yapmaksızın daha güçlü yaratıcılığa olanak tanımak, bir çocuğun eline silah vermekten farksızdır. Yeniçağın insanoğluna sunduğu farklı gücün büyüklüğünden dolayı, bu beceriler ancak sevgi, duyarlılık ve yaşam şartlarının iyileşmesine dönük bir çabanın olduğu bir ortamda geliştirilebilir. Sevgi bilinci ve şu an neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin “gerçek” dediğimiz hassas bir ayrımı yapmayı başaramazsak, bu güç ve onun harekete geçireceği beceriler ortaya çıkamaz. Bu nedenle, böyle bir sevgi ve doğruluk bilincine gerçekten ulaşmak henüz mümkün olmasa bile, insanlığın atacağı tohumlarla büyüyüp gelişebilecek eylemlerde bulunmak zorundayız. 

Yeni Çağ şimdi bize her şeyden daha yakın. İşte kutsal kitaplarda gizli olan mesaj bu. Dünyada gücün ifadesi yeni bir gelişim evresinden geçiyor. Bu yeni şuur biçiminin yeryüzüne birdenbire inmediğini bilmemiz gerek. Evrensel güç, yaşamın içinde yerinde kullanıldığında, kendisini en iyi şekilde tamamlayan, kendisine uyum sağlayan ve yaşamın özünde var olan nitelikleri ortaya çıkarmak için yalnızca bir uyarıcı görevi görür. Yeni Çağ, eğitimin, yani içeride var olanı dışarıya çıkartmanın bir ürünüdür. Nasıl ki bugün gelecek kuşaklar bizim için fark edemediğimiz potansiyel güçler konumundaysa, Yeni Çağ da yaşamın özünde en başından beri var olmuştu. Ruhsal tebliğler, yalnızca yeniçağın gücünü su yüzüne çıkartan, dile gelmesini sağlayan temellerini eğitimden alan bir güçtür. Geçmiş, geleceğin anası olarak görüldüğünden, geçmişle gelecek arasında bir çelişki yoktur. Yaşamın geçmişte kendini ifade ediş biçimi, yaşamın doğasında var olan gelişmeye ayak uydurabilmek için değişmek ve gelişmek zorunda kalabilir ancak bu değişimin özü; çelişki ve zıtlık değil, aksine tekamül ve gelişmedir. Biçimler her zaman değişebilir ancak o biçimlerin içindeki öz; yani yaşamın ta kendisi, sahip olduğu içsel gücü ve nitelikleri çok daha farklı biçimlerde ifade edebilmek için sonsuza dek durmadan gelişmeye devam edecektir. 

Aynı şey bireyler için de geçerlidir. Her birimiz Yeni Çağı yanı başımızda hissediyoruz. Her zaman da hissetmiştik. Doğuştan gelen ruhsal genetik yapımız gelişmek için uygun zamanı kolluyor. Ancak pek çoğumuz, Yeni Çağın ne olduğunu pek iyi bilmediğimizden, onu yalnızca bir vizyon, bir hayal ama uzak bir gelecekte gerçekleşecek bir şey olarak algılıyoruz. Bu nedenle de yeni bir dünya ve yeni bir kültürün köklerini, gerçeğini ve değişen yaşamdaki yaratıcı bir yeni bir patlamayı kendi içimizde taşırken eski dünyaya ve sınırları belli bir topluma bağlı yaşamak ve hareket etmek, o dünyayı yaşamdaki tek gerçeklikmiş gibi algılamak tarzında bir ikilem yaşıyoruz. 


Ruhsal tebliğler, bu ikilemden kurtulup her iki dünyanın sahip olduğu gücü birbirinden ayırmayı ve birey olarak yeni dünyayı içimizde canlandırmayı zorunlu kılıyor. Ruhsal tebliğlerin işlevi işte bu; gerçekleri göstermek, gereken her yola başvurarak Yeni Çağı dünyanın ve insanlığın var olan kalıplarından arındırmayı sağlayacak insan anlayışı, güç, görüş açısı, esin kaynağı ve yönelim gibi etkenler üzerinde etkili olabilmek. Bu gerçekleşmediği taktirde ruhsal tebliğlerin hiçbir değeri kalmayacaktır. Yeni Çağ olgusu dünyaya sonradan aşılanamaz, yaşamın özünden ortaya çıkar. İnsanoğlu yeni bir kültür oluşturmaya zorlanamaz. Böyle bir girişimde bulunması için yüreklendirilmesi gerekir. İnsanoğlu hür iradeye sahip olduğundan gerçek esin kaynağına yön veren daha önemli boyutları yalnızca kişisel ve fiziksel görüntüye yanıt veren ve içlerinde var olan gelişimsel gücü açığa çıkarabilen bireyler harekete geçirebilir. Her birey yaşamını ve gelişimini belirleyecek yönü ve uyum göstereceği alanı seçmelidir. 
 
Böylece, ruhsal tebliğlerin en sonunda tümüyle bireysel bir boyut kazandığını görmüş oluyoruz. Her birey, bu tebliğlerin gösterdiği gerçekliğe dayanarak kendisi için doğru olana karar vermeli ve eğer bu gerçekliğin haklılığına inanırsa ona göre davranmalıdır. Tebligatın canlı bir parçası haline gelmeli, görünümünü, esin kaynağını, yönünü somut bir hale dönüştürmeli ve ruhsal tebliğlerin tanımladığı yeni dünyayı kendi içinde var etmek için harekete geçmelidir. Yoksa İlahi Murat yerine getirilmiş olmaz. Birey tüm benliğiyle kendisini yeni  görünüm doğrultusunda değiştirmelidir. Bu emri, salt zihinsel ya da duygusal anlamda anlamak; bir olgu, sözcük ya da hoşa giden bir umut olarak değerlendirmek onu tam olarak anlayamamak demektir. Yeni Çağın gücü, sadece bireyin tümden değişimini ve yeniden doğuşunu hedeflemektedir. Yeni Çağ, tembellere göre değildir. Bireyin günlük yaşantısını sürdürmesini sağlayacak güç ve vizyonları açığa çıkarma sorumluluğuna verdiği kişisel yanıt, bu sorumluluğa bakışı ve onu kabullenişine bağlı olarak ruhsal tebliğlerin, ardındaki kozmik oyun ne olursa olsun her birey için farklı bir önem taşıyacağı kesindir.

 

Ruh ve Madde; Aralık 2000; Sayı 491

 Yayın Tarihi:27 Ağustos 2020 

 

© Astroset 2003-2020