Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

 

HİPNOZ DURUMUNDA EKMİNEZİ

Bedri RUHSELMAN

Yayına Hazırlayan: Selman GERÇEKSEVER

Yazarın RUH ve KÂİNAT adlı eserinin 2.cildinden güncel Türkçeye çevrilmiştir.

  Bu ilginç ruhsal durumun irdelenmesi için Dr. Pitre’nin gözlemi ile başlamak istiyorum(1). Dr. Pitre’nin süjesi 17 yaşında genç bir kızdır. Kendisi çocukken, kaba bir Gaskonya diliyle konuşuyordu. Fakat sonradan bu dili unutmuş ve Fransızca konuşmaya başlamıştı. Süje hipnoz durumunda 12 yıl gençleştiriliyor ve 5 yaşında bir çocuk durumuna getiriliyor. O sırada o, Fransızca’yı unutuyor ve Gaskonca konuşmaya başlıyor. Beş yaşıyla ilgili yaşamının olaylarını ayrıntılı olarak ve sanki onları “yaşatarak”, “yaşarcasına “ bu dille anlatıyor. Kendisine Fransızca hitap edildiğinde, yanıtlamıyor. Çünkü bu dili henüz öğrenmemiş. Aynı zamanda, beş yaşında sonraki yaşamıyla ilgili sorulara da tepki vermiyor. Çünkü bunlar kendisince gelecekle ilgili bilinmeyenler.

  Aşağıdaki örnek bizi bu konuda biraz daha ileri götürüyor ve hipnoz durumunda ekminezinin ne kadar büyük bir realite olduğunu ifade ediyor. Burada, geçmişi anımsamanın yalnız psikolojik yanını değil, fizyolojik tezahüratını da görüyoruz. Sadece bu örneği inceleyerek, süjenin geçmişte, bugünü yaşar gibi yaşadığını kolayca anlayabiliriz. Bu örneğin P. Janet’den alıyorum. Profesör, süje’si Rose’u hipnoz durumuna koyduktan sonra, 2 yıl öncesine götürüyor, fakat bu sırada hiç de aklında olmayan bir olayla karşılaşıyor. Süje Rose ıstırap çekmeye başlıyor. P. Janet’ın sorularını yanıtlamak istemiyor, utanıyor. Sonunda utana sıkıla gebe olduğunu söylüyor. İşin tuhafı, bu sırada kadının karnının da şiştiği gözlemleniyor. Gerçekten de, o tarihte(2 yıl önce) bu durumun meydana gelmiş olduğu sonradan anlaşılıyor.

  Aynı araştırmacı yazarın başka bir süjeyle yaptığı denemesi de yukarıdakine benzer. Süjenin sol gözü kördür. Kendisi bu arızanın anadan doğma olduğunu iddia ediyor. Profesör süje’yi hipnoz durumuna getirdikten sonra, 7 yaşına indiriyor. O hâla kördür. Fakat bir yıl daha gençleştirilince, yani 6 yaşına götürülünce, süjenin körlüğü kayboluyor ve iki gözüyle de görmeye başlıyor.  Demek ki süje sol gözünün görme yeteneğini 6 yaşındayken yitirmiş. Altısındaki yaşamına döndüğü zaman iki gözü görme kabiliyetinden bol bol yararlanan kız çocuğunun bu durumunu geçmişin sıradan bir anımsamasından başka türlü bir olay olarak ele almak gerekir.

Aşağıdaki örnek, ekminezi hakkında okuyucuya daha açık fikirler verebilir:

“Jeanne R… 24 yaşındadır. Kolayca hipnotize edilebilmektedir. Aynı zamanda histeriktir ve hipnozdan sonra, vukubulunanların tamamını unutmaktadır. Kendisine 6 yaşında olduğu söylendi. Bunun üzerine o, kendisini ailesinin yanında görmeye başladı. Akşam yemeği sonrası sohbet etmektedirler ve kestane soyuyorlar. Fakat onun canı uyumak istiyor ve kardeşinin yardımını istiyor ama erkek kardeşi yerdeki kestanelerden ev yapmaya çalışıyor. ‘O, çok tembeldir. Ancak kestanelerin 10 tanesini sayabildi. Geri kalanını benim saymam gerek’. Bu durumdayken Limoj Lehcesiyle konuşuyor. Okuyup yazması yok. Sadece A,B,C harflerini tanıyabiliyor. Küçük kız kardeşi uyumak istemiyor. ‘Dokuz aylık kız kardeşimi sürekli olarak badi, badi dolaştırmak gerek’ diyor. Burada J. R… bir çocuk durumundadır.

“Kendisine iki dakika sonra 10 yaşında söylenince, tüm fizyonomisi değişiyor. Şimdi Moistierslerin şatosunda bulunmaktadır ve oradaki tabloları hayranlıkla izlemektedir. Kendisiyle beraber olan kız kardeşlerini soruyor. Konuşmayı yeni öğrenmiş çocuklar gibi konuşuyor.

“İki yıldan beri okula gitmektedir fakat şimdi değil; annesi sık, sık rahatsızlığından, kız ve erkek kardeşlerine bakmak zorunda. Yazıyı altı aydan beri öğrenmektedir. Geçen Çarşamba günü yazdığı bir imladan söz ediyor. Tüm bir sayfayı ezberden ve kolaylıkla yazabilmiştir. Bu, 10 yaşındaki yazısıdır. Bununla birlikte imladan henüz o kadar ileri de değildir. ‘Marie Puybaudet benden daha az hata yapıyor. Ben her zaman Marie Puybaudet’den ve Marie Cauteau’dan geriyim. Ama Mrie Louise Roland benden geridir. Zannedersem, içimizde en çok yanlış yapan Jeanne Beaulieu’dür’.

Kendisine 15 yaşında olduğu söylendi. Monmart da Bayan Brunerier’in yanındayım. ‘Yarın bir tören var, bir düğün… Benim kavalyem Leon olacak. Ama ben baloya gidemeyeceğim! Bayan Bruneier oraya gitmemi istemiyor. Ama ben 15 dakika kadar baloya gideceğimi sanıyorum.

“Petit Savoyad’ı yazıyor. Önceki yazısı ile şimdiki arasında büyük fark var. Uyandıktan (hipnozdan çıkınca)sonra bu yazısını görünce, çok hayret ediyor. Çünkü onu tamamıyla unutmuş. On yaşındayken yazdığı metinlerin kendisine ait olduğunu kabul etmiyor.”

  Başka birçok örnek içinde bu örnek, bazı noktalarda ekminezi hakkında daha açık bir fikir verebilir. Burada, geçmiş olayların sıradan anımsamasını değil; geçmiş bir yaşamın alışkanlıkları, duygu ve inançları ile yetenekleri ve fizyolojik/psikolojik tüm olanakları o zamandaki gibi yeniden canlanmaktadır.

  Şimdi, hipnozdaki ekmineziyle ilgili kendi denemelerimin bazılarını paylaşacağım. Bunun nedeni, bu denemelerimde saptayabildiğim ufak bir özelliktir ki, bu özellik hipnoz durumundaki ekminezinin gerçeğinin gerçekleştiğini ve sağlıklılığını kanıtlamaya yeter.

  Burada, dikkat edilirse süje hipnoz durumunda, geçmişteki yaşamını yeniden yaşarcasına anlatırken, onları saati saatine ve hatta dakikası dakikasına söylüyor. Fakat uyku saatlerine rastlayan saatlerde ne yaptığı kendisine sorulunca, susuyor ve derin bir uyku durumunu gösteriyor. Oysa ki, yalnız bu konular üzerinde değil, genel kültür bakımından da bu süje bilgisizdi. Hele onun, böyle; metapsişikteki ekminezi gibi bir konuya inceden inceye düşünüp, çevresindekileri aldatmak için böyle bir şey yapabileceğine inanmak hiç de olacak iş değildir.

  Bundan başka, süjenin hipnoz durumunda olduğu ve şuurunu tamamıyla yitirmiş bulunduğu, hatta uyku durumunun somnabülizma düzeyine kadar ileriye götürüldüğü, tarafımızdan yapılan birçok gözlem ve denetim usulleriyle saptanmıştır. Bundan dolayı, esasen çevresiyle ve dünya ile ilgisini gevşetmiş bulunuyordu. Şu halde, onun geçmiş zamanlardaki uyanık durumlarıyla ilgili olguları birer, birer söylemesine karşın, uyku saatlerinde sessizliğini koruması ve hiçbir sözümüzü işitmeyip derin uykuda görünmesi bilimsel anlamlar içerse gerek.

  Aşağıda paylaşacağımız örnek vak’arda ki süje Kabil’de bir tıp kurumunda hademedir. Adı Nebi Han’dır.(07.03.1945 tarihli celse tutanağından)

S: Şimdi saat (akşam) 9.30. Sizi 9,5 saat gençleştiriyorum, bugün saat 12.00’desiniz. Şimdi ne yapıyorsunuz?

C: Kurmdayım.

S: Orada ne yapıyorsunuz?

C: Güneşte duruyorum.

S: Bir buçuk saat daha gençleştiniz, ne yapıyorsunuz?

C: Kan arıyorum.

S: Siz kimsiniz?

C: Ahmet Nebi.

S: Sizi iki saat daha gençleştiriyorum ve saat 8.30 oldu. Ne yapıyorsunuz?

C: Evdeyim.

E: Evde ne yapıyorsunuz?

C: Marangozla konuşuyorum.

S: Yedi buçuk saat daha gençleştiniz. Saat 1.00, ne yapıyorsunuz?

C: …

S: Sorumu yanıtlamanız gerek. Saat 1.00.

C: …

S: Niçin yanıtlamıyorsunuz? Şimdi artık sorumu kesinlikle yanıtlayacaksınız ve bir şey söyleyeceksiniz.

C: …

S: Nebi Han! Nebi Han!

C:…(Bu sırada , süje atıl bir külçe gibi, operatörün sözlerine karşı hiçbir tepki ve duygulanma göstermeden uyumaktadır.)

S: Saat 7.00 oldu. Şimdi ne yapıyorsunuz?

C: …

S: Saat 8.00 oldu. Ne yapıyorsunuz?

C: Çay içiyorum.

S: Saat 9.30… ve bu şekilde sürüyor.

Aynı süje ile yapılmış birçok çalışmalardan(celselerden) bir tanesini daha veriyorum(2).

PSİKOLOJİK İNFİSAL DURUMUNDA EKMİNEZİ

  Hipnoz yoluyla ekminezi durumu üzerinde az çok çalışmış ise de, psikolojik infisal yoluyla bu psişik tezahür üzerinde durulmamıştır. Oysa ki hipnoz ile bu durumun esasları arasındaki birlik göz önüne alınırsa, psikolojik infisal durumunda da ekmineziyle ilgili olarak çıkan fikirleşmelerin yapılabileceği haklı olarak söz konusu olabilir.

  Bununla birlikte biz daha ileri giderek, özellikle hipnotik tarz ve süreçler yanında, deney koşulları bakımından daha önce belirttiğimiz birçok nedenden dolayı; kolay olan psikolojik infisal durumuyla bu tür inceleme ve araştırmanın daha verimli çalışmalara yol açacağını söyleyebiliriz. Bu yüzden ekmineziyle ilgili bu basit çalışmalara önem verdik. Bu denemelerimiz elbette ki yenidir ve daha ilerletmeye muhtaçtır. Fakat bunlar tamamlandığında, geçmiş yaşamları ve hatta kadim zamanları, sanki dünkü ya da bu sabahki olayları anımsar gibi ve onların içinde-kuşkusuz ancak doğa yasaları olanak ve izni kadar- şimdi yaşıyormuşçasına, herkesin anımsaması mümkün olabilecektir. Bu durumun toplumda, bilim dünyasında oynayacağı rolleri şimdiden tahmin etmek bile olası değildir.

  Aşağıda vereceğim örnekler psikolojik infisal durumundaki ekminezi tezahürlerinin incelenmezine ve irdelenmesine yarayacak ilk denemelerdir. Bu yolda yürüdüğünde, daha verimli ve yararlı alanlara çıkabileceğim konusunda kuşkum yok.

ÇALIŞMA HAZIRLIĞI

  Bu çalışmada yer alan süje, N… adında ve 18 yaşında olan bir kızcağızdır. Öğrenim durumunu ancak orta derecededir, asabi karakterli değildir, sağlıklı ve akli durumu da normaldir.

  Çalışmadan önce, asistanlardan biri tarafından bazı resimli kartlar çarşıdan alınmıştı. Bu kartlar, çalışmalar(celseler) boyunca asistanlar, operatör ve süje tarafından görülmemek üzere zarflara konup kapatılmıştır. Şunu da belirtelim ki, çalışmaların başından sonuna kadar(son celseye kadar) süje, ne yaptığımızı ve çalışmanın amacını bilmiyordu. Kendisi topluluğumuza ilk kez 20.11.1940 günü Dr. Zühtü Tinel tarafından tanıştırılmış ve o gün çalışmaların ilki yapılmıştı. Çalışma sonuçlarını bozmamak için, yapacağımız işler hakkında süjeye hiçbir şey söylememeye karar verdik.

20.11.1940- Çarşamba Çalışması: 

  Bu çalışma İstanbul’da Çemberlitaş’ta Dr. Zühtü Tinel’in evinde ki her zamanki bilimsel toplantılarda ilk kez bizlere tanıştırılan Bayan N… ile yapılmıştır. Çalışmanın(celsenin) operatörü Dr. Bedri Ruhselman’dır. Süjeyle herhangi bir çalışmanın yapılmaya başladığı izleniminin vermemek için, onun okul yaşamına ve gündelik uğraşları hakkında gelişi güzel sorular yöneltildiği sırada, söz getirilerek, kendisine bir kart gösterileceği ve ona dikkatle bakması gerektiği söylendi. Kızcağıza, bunun anlamını anlamaya zaman bırakmadan, saat tam 9.30’da kapalı zarflarda bir tanesi rast gele seçildi ve açıldı, içindeki resim 10 saniye süreyle kendisine 1 metre kadar uzaktan gösterildi. Bunun ardından, operatör kartı eline aldı ve resimli tarafına bakmadan, kartın arkasına aklına ilk gelen 7 sözcüğü birbiri ardına yazdı. Resimli tarafını eliyle kapatarak süjeye bu sözcükleri 5 saniyelik bir süreyle gösterdi. Bu işlemden sonra, kart tekrar zarfa kondu ve kapatıldı; ezerine de o çalışmanın tarihi ve saati yazıldı. Bundan sonra süjenin fikrini ve duygusunu, gördüğü resimlerin ve yazıların tesirinden uzaklaştırmak için kendisini daha ilgilendi başka konular üzerinde meşgul etmeye başladık. Esasen o, bu işlerden bir şey anlamıyor ve kafasında onları kim bilir nasıl yorumluyordu. Kısacası, pek kısa bir zamanda, gördüğü şeylerin anlamını kendisinden uzaklaştırmak kolay olmuştu.

  Bu deneyler önceden kararlaştırdığımız değişik zamanlarda ve başka, başka resimlerle yinelenmiştir. Yalnız her deneyde kartları süjeye gösterme süresi kısalıyordu. Örneğin, 14 Aralık 1940 tarihinde gösterdiğimiz kartlardan birisini 7 saniyelik, ikincisini 5 saniyelik süreyle süjeye göstermiştik. Bu şekilde deneyin ilk kısmı bitmiş oluyordu. Bunun ardından süjeye kendisiyle olan işlerimizin bittiğini ve artık çalışmayacağımıza katılmasına gerek olmadığını söyledik. Elbette o, bunlardan hiçbir şey anlamaksızın bizden ayrıldı. Ama kendisini uzaktan, uzaktan izliyordu. Çünkü onun hiç beklemediği ve her şeyi unuttuğu bir zamanda deneylerin ikinci kısmına başlanacak ve sonuçlar alınacaktı. Bu şekilde süje ile görünürde hiçbir bağlantı olmadan iki ay geçti. Karar verdiğimiz bir günde süje davet edilerek deneylere devam olundu. Bu deneylerden bir iki tanesinin tutanağını sunuyorum:

(24. Ocak. 1941 Çalışmasının tutanağı)

Süje psikolojik infisal durumuna geçirildi ve yaşamının geriye doğru gönderildi. İlk kartı kendisine gösterdiğimiz ana kadar getirildi.

Soru: Dr. Bay Zühtü size bir kart gösteriyor, görüyor musunuz?

Yanıt: Evet.(Şekil 5)

 Şekil 5

Soru(S): Ne görüyorsunuz? (Burada hemen belirtelim ki, bu kartın içeriğinden daha önce hiç birimizin haberi yoktu)

Yanıt(Y): Bir mısır kartı görüyorum(Bu kart süjeye ancak 10sn. Kadar gösterilmişti)

S: O kartta neler görüyorsun?

Y: İki atlı adam ve iki kişi deve çekiyor.(Kartta, birisi ön planda büyük, öteki de arka planda küçük ve üzerinde birer insan bulunan iki at var. Kenarda da, uzakta iki deve gidiyor. Öndeki deveyi, gövdesi arka tarafta kaldığı için güçlükle ve ancak bacakları görülebilen bir adam hayvan çekmektedir.)

S: Başka ne görüyorsun?

Y: Bir kişi yürüyor. (Yedi kişi yürümektedir.)

S: Başka?

Y: Bir ağaç var. (Önde bir tek hurma ağacı yükselmektedir. Fakat en arka planda ve uzakta ayrı, ayrı fark edilmeyen ağaçlar ve ağaçlık bir alan var.)

S: Kartın arkasına bakınız. Ne görüyorsunuz?

Y: Yazılar görüyoruz. (bu kartın arkasına kurşun kalemle yedi sözcük şu sıra ile yazılmış bulunmaktadır: Kalem, tebeşir, kitap, defter, hokka, lastik.)

S: Yazıları okuyunuz.

Y: Tebeşir, kalem, defter, hokka, lastik (Tam bu sırada dışarıda, süjeyi rahatsız eden bir gürültü oldu ve çalışmayı yarıda kesmek zorunda kaldık. Burada sözcüklerin sırasının bozukluğu dikkate alınmazsa, yedi sözcük de 2 hata ile başarıyla söylemiş denebilir.) (3)

(1) RUH ve KÂİNAT, cilt 2, sayfa 540 ve devamından günümüz Türkçesi’ne uyarlanmıştır.  

(2) Öteki örnekler, RUH ve KÂİNAT, Cilt 2, Sayfa 545 ve devamında görülebilir.  

(3) Öteki çalışma(deney, celse) tutakları için bkz. RUH ve KÂİNAT, Cilt2, sayfalar 553 ve devamı(562’ye kadar)

 Yayın Tarihi:27 Ekim 2013 

 

© Astroset 2003-2013