Metafizik / New Age

WWW.ASTROSET.COM

 

Varlık için Enkarnasyon

Hazırlayan : Selman Gerçeksever  

 

  Varlık için enkarnasyon büyük bir ilâhî nimettir. Aslî İlke’nin gerekleri(*) bağlamında ve hizmetinde olduğu ruhsal plana/organizasyon sistemine yönelik vazifesi kapsamında, sayısız bedenlenmeler(enkarnasyonlar) süreci içinde varlık; önceki edimlerinin kaçınılmaz sonuçlarının gereğini yerine getirerek gelişmek, idraklenip şuurlanmak için vardır. Böyle bir farkındalık, hatta daha da iyisi; böyle bir bilinç içinde yaşamak, bizlerin varlıksal ve evrensel hedeflerimize ulaşma yolunda hızımızı artıracaktır. Böyle bir farkındalık, insanın gerçek doğasının yüceliğine yönelik bir duyarlılık ve minnet hâlidir.
 
Dolayısıyla, maddenin cazibesine, egonun aldatmacalarına ve toplumsal koşullandırmalara kapılıp; yiyip içmek, gülüp eğlenmek varlıksal bir hedef olmadığı gibi, yaşamın/bedenli yaşamanın amacı da değildir. Varlık, böyle bir yaşamın yaşam olmadığını(asıl varlıksal hedef olmadığını) idrak edebilmek için; böyle bir yaşamın aldatıcılığından kurtulmayı ahdederek, varsıllık içinde yaşama planı yaparak enkarne olabilir; uygulama sırasında bu sapmışlıktan kurtulabilirse, vaadini yerine getirmiş ve gelişim açısından kazançlı çıkma başarısını göstermiş sayılır. Daha da uç bir örnek olarak, intihar ederek(ya da başka birini öldürerek) dünyadan ayrılmış olan biri, bir daha böyle bir kusur işlememek pişmanlığı ve kararlılığı içinde, bu kusuru işlemeye kendisini zorlayacak koşullar içeren bir plan ile yeniden enkarne olur.(**) Amaç bu zorlayıcı koşullara karşın o kusuru işlememektir ki; başarabilirse, ahdini yerine getirmiş ve o karmik yükten kurtulmuş olur.
 

  Bizler için büyük bir ilâhî nimet olan bedenlenmenin amacı, giderek idraklenip şuurlanarak ve beşerî kusurlardan/ zaaflardan arınarak gerçek doğamızı, asıl kendimizi tanımaktır ama bunu başaramasak bile sezinlemek de iyi bir başarıdır. Çok zor olsa da, bunda başarılı olabildiğimiz oranda, bağlı olduğumuz ruhsal organizasyonun/planın giderek daha işe yarar elemanı olmanın yanı sıra, varlık/öz benlik olarak hizmetinde olduğumuz ruhun tekâmülüne daha çok katkı sağlamış oluruz.

  Bu arada, öz benliğin dünyadaki (ya da herhangi bir uzaysal objedeki) enkarnasyonu bedensel ben(“vücut” dediğimiz organizma) olduğu gibi, ruhun da evrendeki enkarne durumu öz benliktir. Öz benlik(***) dediğimiz evren varlığı, her bakımdan ruhun evrendeki temsilcisidir. Ruh varlığı(öz benlik) sayısız kereler maddesel bir gelişim ortamına(dünya ve benzeri tüm uzaysal objeler) enkarne olarak; idraklenir, şuurlanır ve öz bilgi(****) birikimini artırarak, hizmetinde ve evrendeki temsilcisi olduğu ruhun tekâmülüne katkı sağalar. “Sayısız kereler enkarnasyon” derken, mutlak anlamda “sayısızlık”ı(sınırsızlığı) kastetmiyoruz. Ruh varlığı belli bir gelişim ortamını, pek çok kez olsa da, belirli sayıda enkarnasyondan sonra geçer ve o gelişim ortamının ve bir üstüne geçer. Orada da bedenlidir ama daha süptil bir beden kullanması söz konusudur. Çünkü ruh varlığı için bedensizlik öz konusu değildir; ruh varlığının, ne kadar gelişmiş olursa olsun, çok çok süptil de olsa, muhakkak maddesel bedeni vardır.
 

  Dolayısıyla varlık için bedensizlik söz konusu olmadığı gibi, evrensel anlamda, “enkarne olmaktan kurtuluş” diye bir şey de söz konusu değildir. Ancak belli gelişim ortamlarına enkarne olmaktan kurtuluş söz konusudur. Çünkü tekâmül devreseldir ve bir aşamadan ötekine “geçilerek” ebedîyen sürüp gider. Bu durumda bizler için “dünya” dediğimiz bu uzaysal objeye(bu gelişim ortamına) enkarne olmaktan kurtulmak elbette olanaklıdır. Bu nedenle, tekrar doğuşu, bir mahkûmiyet ya da ödenmesi gereken bir suçun karşılığı, ya da “kurtulunması gereken” bir şey olarak ele almamak gerek. Enkarnasyon olgusu, sâdece bildiğimiz dar anlamda olmak üzere, “bir ana babadan doğarak dünyaya gelmek” değildir. Bu, ruh varlığının tekrar tekrar bedenlenme şekillerinden sâdece biridir.
  Varlık bir bedene bağlanmış durumdayken de derin bir yoğunlaşma içinde herhangi bir konuya da enkarne olabilir. Her an her şeye enkarne olabiliriz; yâni, enkarnasyon içinde enkarnasyon söz konusudur. Enkarnasyon, içinde bulunduğumuz odayı havanın doldurmuş olması, elimizdeki pet şişenin içini suyun doldurmuş olması gibi bir olay vb. değildir. Ruhsal varlığın bedenle olan ilişkisini bu şekilde düşünmüyoruz. Enkarne bir varlık dünyadaki bedenini kendi bulunduğu ruhsal âlemden endüksiyona benzer şekilde, tesirlilik(müessiyet) gücünü kullanarak canlandırır ve bir ömür boyu belli bir yaşam planını uygular. Ruh varlığı bedeninin içinde ya da beynin herhangi bir tarafında değildir. Ruh, bedenin içinde olmadığı gibi, bedenin dışında da değildir; dünyada olmadığı gibi,
madde evrenin de dışındadır. Ruh, madde ile doğrudan bağlantılı değildir. Bir fizik beden ruhun tezahürlerinden biridir.


  Evren ötesinde bulunan ruh ile, şu bildiğimiz dünya bedeni arasında da “öz benlik” de dediğimiz, ruhun evrendeki temsilcisi olan varlık vardır. Asıl kendimiz olan öz benliğimiz(evren varlığı) kendisinin bağlı ve hizmetinde olduğu ruh adına fizik bedeni kullanır, gelişir ve ruhun da tekâmülüne katlı sağlar. Görülüyor ki, evren ötesi olan ruh varlığı, bir bakıma evrendeki varlığa(öz benliğimize), evren varlığı da şu bildiğimiz fizik bedene enkarne durumdadır. Evren varlığı dünyadaki(ve genel anlamda, uzaysal objelerdeki) bedenini tekrar tekrar değiştirir ama evren varlığı evren boyunca, ruhun hizmetindedir(evrenin ünitesi’ne kadar). Dolayısıyla tüm bunlardan anlaşılacağı gibi, enkarne olmaktan kurtulmak diye bir şey söz konusu değildir. Ruh varlığı madde ortamında (evrende) hep enkarne durumdadır, maddeyle doğrudan bağlantısı söz konusu değildir.

 

(*) İLÂHİ NİZAM VE KÂİNAT, syf. 234,236,238,239,244,276,294.
(**) İntihar edenlerin ve katillerin spatyomdaki ibretlik durumları hakkında bkz. RUHLAR ARASINDA, Bedri Ruhselman
(***) özbenlik: İLÂHİ NİZAM VE KÂİNAT, syf. 135 ve devamı.
(****) özbilgiler: İLÂHİ NİZAM VE KÂİNAT, syf. 112 ve devamı.

 Yayın Tarihi:11 Ekim 2020 

 

© Astroset 2003-2020