Sembolizm

WWW.ASTROSET.COM

MAĞARA SEMBOLÜ

  Mağara sembolü pekçok tradisyonda yeralan bir semboldür. Ana rahmi, yumurta, yer altı, dağ gibi sembollerle ilişkilendirilir. İnisiyasyonlarda önemli bir yeri bulunan sembolün, dış etkilerden korunmayı sağlayan hareketsiz bir mekan oluşu özelliği öne çıkmaktadır.

  Mağara; evrenin sembolüdür, dünyanın merkezi, kalp, Yüksek Benlik ile egonun yeri, ilahi olanla insanın karşılaşma noktasıdır, dolayısıyla tüm ölümlü tanrılar ve kurtarıcılar mağaralarda doğarlar. Saklı olan içsel ezoterik bilginin, inisiyasyonun ve ikinci doğuşun yeridir. Mağara aynı zamanda dişil prensip, Toprak Ana’nın rahmi ve onun koruyucu yanıdır. O hem toprağa verilmenin ve yeniden doğmanın sembolüdür ve bu özelliğiyle mağara sembolü kozmik yumurta sembolüyle ilişkilidir. O aynı zamanda gizemin, yükselmenin ve yenilenmenin sembolüdür. Mağara, biri makrokozmosun diğeriyse mikrokozmosun inisiyasyon merkezi olarak kalp sembolüyle yakından ilintilidir. Mağara sembolü de kalp sembolü de dişil kabul edilir ve tepesi aşağı bakan üçgen ile gösterilir. Dağ, eril prensiptir; görünür, dışrak olandır ve tepesi yukarı bakan üçgen ile sembolize edilir. Dağ içindeki mağara ise dişil, saklı ve kapalı olandır; bunların her ikisi de kozmik merkezlerdir. Dağın bir parçası olarak mağara, onunla eksen sembolizmini paylaşır.

  İnisiyasyon törenleri çoğunlukla sembolik bir ötealem ve mezar olarak bir mağarada yapılırdı; burada yeniden doğumdan ve aydınlanmadan önceki ölüm sembolize edilirdi. Mağara, bir inisiyasyon yeri olarak gizli bir yerdi, girişi dışarıdan bir labirentle ya da tehlikeli bir pasajla gizlenirdi ve genelde bir canavarla veya olağanüstü niteliklere sahip bir insanla korunurdu. Ayrıca mağaranın giriş kısmına ters güçleri altetmeden ulaşılamazdı. Mağaraya girmek aynı zamanda Dünya Ana’nın rahmine yeniden girmek demekti. Mağaradan geçmek bir hal değişimini temsil ederdi ve bu aynı zamanda tehlikeli güçlerin üstesinden gelmekle elde edilirdi. Mağara genellikle gökyüzü ve dünya arasındaki kutsal evliliğin mekanıdır.

  Geniş anlamda ele alındığında mağara, genel anlamıyla kapalı ya da gizli olanı saklamakla sınırlıdır. Spiritüel merkez olarak insan kalbini simgeleyen ortaçağ mağarası gibi belirli imajların altını çizer. Jung’a göre mağara şuuraltının güvenliğini ve etkilerden uzak halini ifade eder. Simgesel ve mitolojik ikonografide sıklıkla ilahların, ataların ya da arşetiplerin toplanma yeri olarak belirir ve bu haliyle Hades’in şekilsel bir imajıdır ve bununla beraber yine de şuuraltının psikolojik bir ifadesidir.

  Süptil bir dünyaya geçiş yeri olarak mağara sembolü pekçok sembolik mitte, efsanede ve kültte yeralır. Buz çağında daha çok ötedünya ile ilgili mekanlar olarak algılanmıştır; yani mağaralar yaşama yerleri değil birer mabeddiler. Yaygın olarak tanrıların doğum yerleri, münzevilerin ve kahinelerin yaşadıkları mekanlardır. Bazı dinlerde pekçok mağara kutsal kabul edilmektedir.

  Popüler efsanelerde mağaralar genelde peri masallarındaki cücelerin, dağ ruhlarının ve hazineleri koruyan ejderhaların evleridir. Dışarıdakiler onlara ancak büyük zorluklarla ve kendilerini tehlikeye atarak ulaşabilirler. Kadim kralların belirli dağların mağaralarında yatarak iyi ve kötü güçlerin arasındaki vahiyde belirtilen son savaş anındaki yeniden doğum zamanını beklediklerine inanılırdı. Mağara efsaneleri İrlanda mitlerinde öne çıkar. Psikologlar rüyada karanlık mağaralardan tehlikeli geçişlerde bulunduğunu görmeyi hayatın anlamını derin, şuuraltının anneyle ilgili kalıtımsal katmanlarında aramayı sembolize edişi olarak düşünürler. Bazı yerlerde de psikologlar sembolü rüyayı görenin doğumdan önceki karanlık sığınağa dönme özlemi olarak yorumlarlar. Dolayısıyla mağara sembolü kişinin kendi gizli derinliklerine inmek yoluyla kendini arayışını sembolize etmektedir.
  Bu sembolizmi öne süren psikologların mağara sembolünü yorumlayışları ise şöyle: Mağaraya çekilmek başlangıçtır, mağara sığınaktır, örtüdür. Mağaraya girmek rahime dönüştür, doğumu reddetmek, gölgeye ve farklılıkların olmadığı geceye dalmaktır. O, doğmamış olanın yüksek hayatı uğruna yaşamdan feragat etmektir. Mağarada zaman yoktur. Ne dün, ne de yarın yoktur çünkü orada gün ve gece aynıdır. Eliade’a göre, bu adeta larva gibi bir varoluş, ötealemdeki bir ölününki gibi bir yaşamdır. Aynı zamanda bu nedenden ötürü de mağara sembolü inisiyasyonun sembolik ritüelleri ve daha yüksek bir varoluş seviyesinde yeniden doğum için uygun bir sahne olmaktadır.

İsa’nın doğduğu mağara

  Mağaraların dünyevi din ve sembolizm için kritik yerler olması doğaldı, buralar dünyada yerleşmiş güçlerle bağlantı kurma yerleriydi ki bu da daha sonra onları ışığa götürecekti. Böylelikle Roma Tanrısı Mithras’ın mabedi bir kaya mağarası formunda kurulmuştu. Grottolar (ve grotto mabedleri) genellikle yapay olarak kazılmış ve mağaralara dönüştürülmüşlerdir; bunlar Mısırda Abu Simbel, Hindistanda ise Ajanta ve Ellora mağaralarıdır. Hıristiyan ikonografisinde Bethlehem’deki ahır, bir kaya mağarası olarak resmedilmiştir. Doğu kilisesinin tradisyonlarına göre, İncil yazarlarından John güçlü “Vahiy Vizyonunu” Patmos Adasındaki bir mağarada almıştı. Platon’un felsefi dilinde mağara mecazı büyük öneme sahipti. Ona göre insanlar sanki bir mağarada hapsedilmiş, idea’ların gölgesinden fazlasını göremez haldeydiler. Yüksek ve daha gerçek bir realitenin yalnızca imajlarını görebiliyorlardı ve sınırlı kapasiteleriyle onu asla doğrudan göremeyeceklerdi.

 

Hira Mağarası

  Peygamberlerden bazılarının yaşamlarında mağaranın önemli bir yeri vardır. İsa Peygamber bir mağarada doğmuş, Hz. Muhammed’e ve Zedüşt’e peygamberlik bir mağarada gelmiştir. Mağara ve cehennem sembolleri birçok tradisyonda özdeş olarak kabul edilirler, bazı tradisyonlarda mağaralar yer altı alemine açılan kapılar olarak görülmüştür. Yer altı, varlığın vicdani hesaplaşmasını yaşadığı alemdir. Çeşitli tradisyonlardaki ana rahmine geri dönüşü canlandıran ayinler, inisiyasyonlardaki cehenneme iniş deneyiminin izleridir.

 Kadim devirlerde gizli olmayan inisiyatik topluluklar bir süre sonra gizli olarak faaliyet göstermeye başlamaları ile mağaralara, yani yeraltına çekildikleri bilgisi, bazı kaynaklarda yeralmaktadır.

  Mağara sembolü bir diğer anlamıyla ise aydınlanmamış dünyayı simgeler. Mağarada ışıktan yoksun olarak yaşayanların buradan çıkarak ışığa ulaşmaları ise ruhsal uyanışı temsil eder.

Çeşitli Tradisyonlarda Mağara Sembolü

Kelt Tradisyonlarında: Ötedünyaya geçiş yeridir.

Çinde: Mağara dişil, yin prensibi olurken dağ yang prensibidir.

Hinduizmde: Kalp ve merkez sembolü olarak geçer. Kalbin mağarası, Atma’nın bulunduğu yerdir.

Mitra Tradisyonu’nda: Tapınma ve inisiyasyon herşeyin yaratıcısı Baba Mithras’ın onuruna olan çiçeklerin ve su kaynaklarının bulunduğu bir mağarada yeralırdı. Mağara, onun yarattığı evreni minyatür halinde yaratmıştır.

Kaynakça

· SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
·
 BIEDERMANN, Hans; Dictionary of Symbols-Cultural Icons&The Meanings Behind Them; Meridian Printing; New York 1994.
·
COOPER, J.C.; An Illustrated Encyclopedia of Traditional Symbols; Thames&Hudson ; Slovenia, 2008.
·
 CIRLOT, J. E. ; A Dictionary of Symbols; Dover Publications; New York 2002.

Yayına Hazırlayan: Astroset Semboller Araştırma Grubu

Yayın Tarihi: 22.Mart.2013
 
 

© Astroset 2003-2013