Metafor/Kuantum Evren

WWW.ASTROSET.COM

 

GÖZLEMCİ ve KATILIMCI

  Kuantum teorisi hakkındaki hiçbir şey, oradaki dünya ile o dünyadan 20 cm kalınlığındaki cam bir levhayla, emniyetli bir şekilde ayrılmış gözlemci kavramını yerle bir etmesinden daha önemli değildir. Elektron kadar minicik bir nesneyi gözlemek için bile o camı kırması ve ona ulaşması gereklidir. Seçtiği ölçüm teçhizatını ayarlamalı. Artık yeri mi, yoksa momentumu mu ölçeceği kendisine kalmıştır. Birini ölçmek için teçhizatını ayarlaması, diğerini ölçmek için teçhizat ayarlamasına mani olur, onu dışlar ve dahası ölçüm, elektronun durumunu değiştirir. Evren daha sonra asla aynı kalmayacaktır. Neler olduğunu anlatabilmek için eski 'gözlemci' sözcüğünün üzeri çizilip yerine yeni sözcüğün, yani 'katılımcı' nın konması gerekir. Tuhaf  ama bir bakıma evren katılımcı bir evren.

  1927 yılında Werner Heisenberg ünlü belirsizlik prensibini ortaya atarak henüz çözümlenmemiş bir tartışmayı başlattı. Basit bir deyişle, Heisenberg gözlemcinin, sırf gözleme eylemiyle gözlediğini ve başkalaştırdığını ifade etti. Şuurun sonuç üzerinde doğrudan bir etkisi olduğunu kastetmiyordu. Bunun yerine atomik sistemlerde olup bitenleri ölçmeye çalışırken karşılaştığı problemleri işaret ediyordu.
 
  Heisenberg'in bulgularından, ölçümün,gözlemcinin bilincinden etkilendiği anlamının çıkması gerekmez. Bu ancak, ölçümü, gözlemcinin başvurmaya mecbur kaldığı araç gerecin etkilediğini gösterir. Fakat daha sonraki keşifler, bazı fizikçilerin insan zihninin maddeyi etkileyebileceğini ileri sürmelerine neden olmuştur.
  Princetonlu fizikçi John A. Wheeler, gözlemci deyiminin yerine
'katılımcı' deyiminin konulması gerektiği inancında. Ona öyle geliyor ki bu yerine koyma, şuurun fizikteki yeni temel rolünü açık açık belirtecektir. Nesnel gerçekliğin varlığını inkar etmek yerine daha da öteye giderek, öznel ve nesnel gerçekliklerin bir nevi birbirlerini yarattığını iddia ediyor. Yani 'kendi kendine harekete geçen' ve kendi kendine dayanmanın var ettiği sistemler yeni fizikçilere şu sorulan sorduruyor. "Evren garip bir' şekilde, bu katılımcıların katılımıyla 'var edilmiş' olabilir mi ?
  Yaşamsal eylem
KATILMA eylemidir. ' Katılımcılık', kuantum mekaniği tarafından verilmiş, değiştirilemez yeni kavramdır. Klasik teorinin gözlemci yani emniyetli bir şekilde, kalın camın arkasında oturup, karışmadan neler olup bittiğine bakan insan yorumunu alaşağı ediyor.
Wheeler'in de sonuçlandırdığı gibi kuantum mekaniği, bunun yapılamayacağını söylüyor. Wheeler'in 'katılımcı' deyimini ortaya atması, doğal olarak Yeni Fiziğin Mistik ve Metafizik doğasını gösterir.
  Sir James Jeans 'ın, şuurun madde evreninin yaratıcısı ve hakimi olabileceği görüşü, fizikçiler için hayli şaşırtıcı bir görüştür. Benzer şekilde "Implications of Metaphysics for Psycho-Energetic System" başlıklı makalede, fizikçi Jack Sarfatti diyor ki, 'Zihnen faal düzeneklerin (psycho-energetic systems) gelişmesi ile ilgili en önemli düşünce maddenin yapısının şuurdan bağımsız olamayacağıdır.'
  Jack Sarfatti, parçacığın, bütün katılımcıların zihinlerindeki şuuraltı faaliyet tarafından oluşturulduğunda, düzensiz bir şekilde bir oraya bir buraya çarpacağını ileri sürüyor. Ve diyor ki:
' Kuantum iç-irtibatının daha derin seviyesinde yaşayan bütün sistemlerin ya
yıldığı alanı da içermek zorunda olsa bile bir fizik laboratuarındaki belli bir kuantum deneyinde, katılımcı, deneycinin kendi olabilir. Bütün şuurlu sistemler deney düzeneğine göre mekan-zamandan bağımsız olarak, belli bir ortama ait olmayan kuantum potansiyelinin tamamına; tek başına foton ve elektronların hissedebileceği, birbiriyle ilişkisi olmayan katkılarda bulunur.'
  Sarfatti bir fizikçi olarak, katılımcı prensibinin Uri Geller gibi psişik süjeler tarafından gösterilmiş, görünürde mucizevi yeteneklerin de bir nedeni olduğu düşüncesinde.
  Metafizikçiler açısından bu konuda daha açık bir soru soracak olursak diyebiliriz ki, düşünceyi moleküle çeviren, dönüşümü yaratan şey şuur mudur? Spiritüel bilgilerden biliyoruz ki, şuurun bedenle iletişimi bir bütün halindedir. Sinir sistemindeki 15 trilyon hücrenin tümü ruh varlığının gönderdiği şuurlu etkisiyle
"An" içinde koordine olabilmektedir. Hem şuurun yalnız bedenle sınırlı olabildiğini iddia etmek de mümkün değildir. Varlık şuur projeksiyonları sayesinde kendini, istediği an bu sınırlı zaman ve mekanın dışına çok rahat taşırabilir. Beden dışına taşma deneyimleri yani astral seyahatler aslında sanıldığı gibi yalnızca enerji bedenin dışlaştırılması değil aynı zamanda da şuur projeksiyonlarının yani şuur konsantrasyonlarının evrenin her yanına gönderilmesi, yansıtılması ve oralarda da bilgi alışverişi yapılabilmesi gücüdür.

 
 

© Astroset 2004-2010