Ezoterizm ve Gizemcilik

WWW.ASTROSET.COM

BÜYÜK İNİSİYELER
II

  Öğretiler Aynı Kaynaktan

  Bütün öğretiler, aynı kaynaktan, aynı amaç için varolmuşlardır. Olgunlaşma süreci içinde, belli dönemlerde o dönemin insanlarının anlayışına, realitesine, şuursal yapısına uygun olarak, bir üst realiteye geçmesini sağlayıcı öncü varlıklar diğer bir deyişle büyük inisiyeler (gerçek üstadlar) aracılığıyla, semavi yönetim tarafından evrenle ilgili sistematik bilgiler aktarılır. Bu bilgileri yayan, o bilgilerin uygulamasının örneğini veren bilge kişiler, yaptıkları aktarımlarla ve içsel bilgileriyle çeşitli ruhsal yolların doğmasına neden oldular. Dinler ve tüm ruhsal öğretiler birbirlerini kapsayan, genişleten bilgilerle dünya insanlığının ruhsal seviyesini yükseltmeye çalıştı. Hala çalışıyor. Gezegen yok oluncaya kadar da bu görev, bu inisiyasyon devam edecek. Bu nedenle hepsi birbirini yükseltici açıklayıcı ve destekler niteliktedir.

  Her göksel irşad, daha çok o dönemin ve yörenin ruhsal ihtiyaçları dikkate alınarak indirilir ve yorumlarıda zamana ve yere uygun yapılanır.

  İşte insanlığı aydınlatan büyük inisiyelerin (gerçek üstadların) o görkemli ruhsal bilgileriyle, yeryüzündeki şuurlandırma faaliyetleri değişik tempolarda halen daha devam ediyor. Son adem kadrosu yani bizim kadromuz; türlü yollarla, türlü deneylerle, ruhsal ihtiyaçlarımıza göre oluşturulan olaylarla, binlerce yıldan beri eğitim görüyoruz. Bu gezegenden bu dönem itibariyle alıp vereceği bitenler ise, bir bir aramızdan ayrılıyorlar. Göksel eğitmenler indirdikleri ve bıraktıkları bilgilerle yeryüzü insanına karşı bu yüce görevi binlerce yıldır sürdürüyorlar.

  Yeryüzündeki görevli varlıklar, (gerçek üstadlar) bu yüksek enerjiyi  üstlenmiş olarak, dünyamıza sevkedilmiş, dünya koşullarına uyarak enkarne olmuş (doğmuş) kişilerdir. İlahi hiyerarşiyi bilmeden, kabul edip anlamadan, dinleri anlamak, açıklamak, yorumlamak bazı çelişkiler oluşturur. Nitekim bu zorluklar ve çelişkilerle de tüm dinler karşılaşmıştır. Özellikle “Göksel dinler” de dahil olmak üzere tümü maddenin doğal dejenerasyonundan etkilenmiş, zamanla insanlar tarafından tahrif edilmiş ve yorum katılmıştır. Bu yozlaşmanın nedenlerinden biride, dinlerin birliğine, aynı kaynaktan geldiklerine ve tümünün sembollerinin aşağı yukarı aynı olduğuna dair temel bilgilerin yani dinlerin gizli tarihinin ve inisiyelerin yaşamlarının tam olarak anlaşılmamış olmasıdır. Ayrıca entropi yasasından etkilenmeyen bir bilgi mevcut olamamıştır. Bunun önüne geçmek, dejenerasyonu engellemek, ilahi bilgiyi çeşitli zaman ve mekanlarda tekrar tekrar insan şuurlarına hatırlatmak, inisiyeler ve üstadlar doktrinin temel amaçları olmuştur.

  Tekamül Sonsuzdur

  Tekamül, olgunluk, gelişim, ilerleme, yenilenme, evrim anlamına gelir. Var olan ruh ve maddenin tek ve en yüksek gayesi, tekamül ve tekamüle hizmettir. Tekamülün sonu ve başı, insan bilgi ve anlayışına göre, bilinir değildir. Son ve baştan, (Alfa ve Omegadan) yaratılmış olan beş duyu sahibi kişilerin tam bir bilgisi olamaz. Mutlak bilgi ancak Mutlak Varlık’a aittir. Onun dışında olanların tümü eksiktir, rölatiftir.

  Ruh varlıkları yasalarla uyumlu hale gelerek, onları kullanarak etkin duruma gelerek melekelerini geliştirmek isterler. Bu istek tüm varlıklarda meknuz (saklı) bir şekilde açığa çıkmak arzusu duyar. İşte olgunluk (Tekamül) da bu zaruretin gerçekleşme arzusudur.

  Madde evreninde doğmuş, daha doğrusu bedenlenmiş bir ruh, ondan önce de birçok evrelerden geçmiştir. Nitekim evrenimizdeki gelişimini tamamladıktan sonra o, diğer evrenlerde de sonsuzluk içinde doğup yaşamaya devam edecektir. Bunlar hangi evrelerdir, bilinmiyor...Fakat şimdilik bize ne isimleri, ne de biçimleri çok gerekli değildir. Zira maddi evrenimiz henüz bize zaman kavramıyla ölçülemiyecek bir süreç içinde sayısız gelişme imkanları hazırlamaya devam ediyor.

Rama

Krişna

Hermes

     

Zerdüşt

Orfe

Platon

     

 Pisagor 

Hz. Musa

Hz. İsa 

     
 

 
 

Hz.  Muhammed

 

  Büyük İnisiyelerin öğretilerinin ve Dinlerin ezoterik tarihinin anlatıldığı tüm metinlerde, işaret edilmeye çalışılan Hakikat, ‘Kendini Bil, Rab’bini bil, Tekamül et ‘ hakikatidir. Rama, Krişna, Hermes, Hz.Musa, Orfe, Pisagor, Eflatun, Hz.İsa, Hz.Muhammed, Zerdüşt gibi evrensel yol göstericilerin, ifade etmeye çalıştıkları inisiyasyonlarının sırrı, bu üç sade ama uygulaması bin yıllar alabilen kavramlarda saklıdır.

  Evrenin tanrısal ışığı, ruhsal alemin kudret ve bilgisi, ruhtan maddeye doğru iniş, tekamül olgusu ile açıklanabilir. Ruh madde evrenine tabii ki ruhsal bilgisiyle girer, ancak bilgisine ve ruhunda saklı tüm melekelerine rağmen maddi evren üzerindeki etkinlik kudretini tam olarak ifadeden yoksundur. Çünkü görgü ve deneyimini arttırmak, melekelerini kullanmanın tüm incelik ve bilgisine sahip olmak ister. Maddeye bağlanır, maddi oluş hallerinin yasalarını bütün icapları içinde deneyimler, yaşar, yoğrulur ve olgunlaşmaya çalışır. İşte bu ruhun seve seve deneyimlemeyi kabul ettiği ışıklı tekamül yoludur. Yasanın icaplarına susamış ruhlarız biz ve bu oluşu yaşamak istiyoruz. Şu halde ruhların maddeye bağlanması neden değil sadece bir sonuçtur. Sonuç ruhları olgunluk gayesine ulaştıran bir araçtır artık... Ruhun evren macerası böylesine olağanüstü bir görkem ve şanla donatılmıştır. Bu görkem ve şan her ruh varlığını büyük inisiyelerin ışıklı olgunlaşma yoluna adım adım yaklaştırır…

  Görünmeyen nedenler her zaman görünen nedenlerin yapıcısı, inşa edicisi ve yaratıcısıdır. Böylelikle tekamül, ruhun maddeler üzerindeki etkinlik kudretinin artmasını diler ve yasaların uygulanmasına ait eylemlerin gerçekleşmesiyle, asıl amacına ve ana gayesine ulaşır.

  Tekamül

  Tekamül spiral bir şekilde etap etap gelişir. Biz yüksek bir dağa tırmanan dağcılara benzeriz. Dağcılar nasıl her bin metrede bir dinlenmek zorundaysalar, yeniden doğuşlarımızı da bu dinlenme ve yolu yeniden gözden geçirme süreci olarak neden düşünmeyelim ki! Atmosferin yeni özelliklerine alışmak, soluklanmayı gerektirmez mi? İşte, iki doğum arasında adeta bir düzlükte dinlenen dağcılar gibi biraz dinleniriz. Bir hazım ve hazırlık yerine nasıl da ihtiyacımız var. Sonra tekamül adı verilen, sarp kayalıklarla dolu ince, uzun dağ yoluna doğru yeniden yola koyulabiliriz. Yamaçlardan yollarımızıbulup, düşe kalka, ikinci bir düzlüğe, ikinci bir seviyeye çıkarız. Burada da bir hazım ve bekleme süresinin olmasından daha doğal ne olabilir. Bazen sevinç ve mutluluk, bazen hüzün ve keder bu yolda bize eşlik eder. İsteyerek, severek, dileyerek tırmanılan bu sarp ve dikenli tekamül yollarında tek kılavuz ve rehber, ruhun aslına, gidilen yolun esasına ait ruhsal bilgilerdir. Bu ruhsal bilgiler bazen sembollere bürünüp ezoterik doktrin olur, bazen de yüce bir peygamberin yeryüzüne inmesine aracılık ettiği bir ruhsal öğreti...

  Ruhun çeşitli mekanlarda tekamül edebilmesi için bedene ihtiyacı vardır. Beden aracığıyla çeşitli uygulamalar yaparak görgüsünü arttırır çünkü o özü itibariyle mükemmeldir, onda bilginin tümü saklı olarak mevcuttur. Bu saklı bilgi, beden aracılığıyla maddi evrenlerde açılıma uğrar.

  Ruhun gayesi, madde karşısındaki deneyimsizliği yok etmektir. O özü nedeniyle zaten mükemmeldir. Tekamül de bir vasıtadır. Yapılan deneyimlerden alınacak sonuçlar ve maddeye hakimiyet çok önemlidir.

  Bu sonsuz ve engin bilgi pınarının berrak sularından kana kana içmek isteyenler için her ihtiyaca ve tekamül skalasına uygun ruhsal bir öğreti, ezoterik bir doktrin ya da inananlarını nurlu yollarında ileriki aşamalara taşıyacak bir yol, mutlaka olmuştur. Gezegenimizi aydınlatan o ışıklı yüce varlıklar da, inananlarını sonsuzluğunun bu görkemli bilgilerine hazırlamak için bedenlenmiş ve o çağın icaplarına uygun açık ve sembolik şekillerle öğretisini yaymaya çalışmıştır.

  Sonsuzluk Yolcuları

  Sonsuzluk yolcusu olan göksel ruh varlığı gelişimi için bir bedeni organize ederek, belli bir amaç yönünde onu madde evrenine sevk eder ve beden aracılığıyla görgü ve bilgisini arttırmaya çalışır. Bu nedenle de yaşam ve ölüm diye bir ikilem yoktur. Sürekli başka bir hale, başka bir anlayışa ya da başka bir bedene doğuşlar vardır. Ölüm yoktur ve daima doğuşlar vardır.

  Bir enerji okyanusundan başka bir şey olmayan evrenimiz, cıvıl cıvıl yaşam kıpırtılarıyla, sürekli yenileniyor, değişiyor, yapılanıyor. İnsanoğlu, engin bir denizde ya da sonsuzluk okyanusunda bir oluşup bir kaybolan minicik dalgalardan başka nedir ki? Herşey enerjiyse ve enerji asla kaybolmuyorsa, bizler de bu yaşam okyanusunda dereler, ırmaklar, çağlayanlar, akarsular gibi hep ana kaynağa yani kendi ruhsal ailemize, yuvamıza neden dönmeyelim ki?  

  Kozmik enerji okyanusu, tanrısallığın ve mutlak kudretin de sembolü olarak her zaman vardı ve her zaman da var olacak. Güneş sistemi, galaksi veya mega galaktik sistemlerden de eski olan bu Kozmik Okyanus yani bir başka deyişle yaşamın içinden çıktığı ana kaynağı bilim insanları kozmik enerji okyanusu diye de adlandırmaktadırlar…!

  Dünyadaki tüm insanların kozmik enerji okyanusundaki tek bir atomu oluşturduğunu varsayarsak, hepimiz parçacık gibi bütünün oluşmasına, bütünü ilgilendiren süreçlere farkında olalım, olmayalım katkıda bulunuyoruz demektir.

  Ruhsal ailemizden, ruhsal planımızdan şuur olarak bu küreye enkarne olmamız ışıklı boyutların bütüncül ortamından kopup buralara yansımamız hep ortak bir amaç için... Uyum sağlayabildiğimiz bu ortamlarda gelişmek ve maddeyi geliştirmek daha doğrusu ruhsallaştırmak için varız. Gezegenimizin titreşimlerini yükseltmek, pozitifleştirmek ve gezegen enerjilerini ruhsallaştırmak bizim asli vazifemiz... !

  Kuantum Teorisine Göre Enerjiler Ağı  

  Evren etkileşim halindeki dalgalardan oluşmuş bir sistem. Kuantum teorisi bu konuyu çok güzel açıklıyor. Günümüz bilimi, atomaltı parçacık düzeyinde yaptığı olağanüstü deneyimlerle katı madde diye bir şey olmadığını ispatladı. Çağa ayak uydurmak için, ruhsal konularla ilgilenmek isteyenlerin hem kadim kültürleri hem de yeni fiziği incelemeleri çok yararlı olur. Bilim insanı fanatiklikten, dogmadan ve belli bir bilgiyi takıntı halinde savunmaktan korur. Enerj, en küçük bir düzensizliğin etkisinin tüm alan içinde yayıldığı bir deniz. Bu kozmik deniz; evrenin temel dokusunu oluşturuyor. Madde, düşünce, fizik ya da psişe gibi bağımsız gerçeklere ayrılamıyor ki. Evreni oluşturan bir tür tesirler (enerjiler) ağı sonsuzluğu var ve buna da henüz mahiyeti bilim adamlarınca tam tanımlanamayan ama ezoterik doktirinin eterik madde olarak tanımladığı, evrensel enerji denizi yada kozmik okyanusun, kozmik çorbanın oluştuğu ilksel harç adı veriliyor ve o harç her şeyin özü. Bir tür madde ve antimadde evreninde yaşıyor olabiliriz ve paralel evrenler olgusu (hipotezi) doğru da olabilir.Günümüz araştırmaları ve gelişmeleri, gerçek bir metafizikçinin keskin bir bilim insanı olması ve lirik bir şair olmasını da gerektiriyor. Sanatla- bilimi, metafizikle-fiziği aynı potada eritmeyi bilen araştırmacı kişiliklere olan gereksinim her geçen gün artıyor.

  Evrensel enerji, sonsuz, mükemmel ve tanrısal olan enerjinin başka bir adıdır. Düşüncelerimiz ve atomlarımız ister dalga formunda ister parçacık formunda, küçük hacime sıkıştırılmış halde iken olsun, etki yapabilme, değişme, değiştirme kudretlerini ilk varoluşlarından yani Tanrı gücünden eterik ve süptil boyuttan, varedildikleri kozmik enerji denizinden almaktadırlar. Her şey o kozmik enerji denizinin birer damlası olarak varolmuştur. Damlaları sadece damla diye denizden ayırmak, mümkün mü? Deniz o damlalardan oluşmuyor mu? Tıpkı tüm verilerimizin, deneyim ve gözlemlerimizin kayıtlı olduğu yaşam kitabımız gibi. Yaşam kitabımızda kayıtlı olan tüm veriler de, ruhsal ailemize ve kozmik enerji okyanusuna dönmüyor mu ? Enerji denizi ya da enerji okyanusu gibi yüksek kavramlar, bizlerde bireysel sorumluluktan kaçmak için bir araç olarak kullanılmamalı. Herkes bu okyanusun parçası ama bütünde erimek kavramı yanlış anlaşılıyor, bedenden ayrıldıktan sonra böyle bir erime-bütünleşme ve geçirmiş olduğumuz yaşamın sorumluluğundan kaçma söz konusu değil, herkes kendi yaşam planından ve karmasından sorumlu ve tek tek her konu hakkında öncelikle kendi vicdanına karşı hesap vererek yeni bir yaşam hakkı elde ediyor. Kendi ait olduğu ruhsal planı yani titreşim seviyesinin ve şuurunun ulaştığı nokta içinde erimeyi başarmış ruhsal ailesi, ruhsal planı içerisinde yok olmuş biri olmak, bütünsel bir ortak alan içinde tümüyle yok olmak yani geçmişi ile karması ile yaptıkları ettikleri ile de tamamen silinmek anlamına gelmiyor.

  Bütünleyici Olmak

  Bütünleyici olmak vazifesini hakkıyla yapabilmek demektir. Plan dediğimiz oluşum kendisi bir özdür, nüvedir. Plana ruhsal aile ya da şimdiki modern tanımıyla yuva adı da verilir.Bu özden sadır olan varlıklar bütünü oluşturmakla beraber belli bir vazifeye talip olurlar ve o vazifeye tabi olma yetileri, inanç ve itikadları tamdır diyebiliriz. Bir öze ait olmak; o öze ait her şeyi bünyesinde barındırmak demektir. Hem o öze ait bir parça hem de o özün temsilcisi olmak durumu, herkes için şuurunu ne kadar geliştirdiği bilgisiyle bağlantılı olarak doğru bir bilgidir. Özün içinde bireysellik kaybolmuştur diyemeyiz, her bireyin kendine ait bir duruşu vardır, her varlık kendi bünyesinden bir unsur taşır. Ama kimlik iddiasını, zihinden ve bedenli olmaktan da kaynaklanan ben ve ego iddiasını arındırmış, bir plan, bir organizasyon ya da bir ortak alan  içinde o vazifenin ifası için her türlü fedakarlığı yapacak kadar yüksek bir anlayışa ulaşmıştır. İsmini ve kendini vazife için silebilmek ve sadece gerekeni yapmayı istemek eğer kişi bir savunma mekanizması olarak kendini aldatmıyor ve böyle bir hali yaşıyorum egosu ve sapkınlığı içinde bulunmuyorsa, hayli gelişmiş bir tekamül aşamasında demektir.

  Her insanın geçmişi ve geçmişte biriktirdiği değerli anıları, usul, edep, yol, yordam bilgileri vardır. Bunlar neden heba olsun ki? Evren hiçbir şeyi boşa harcamak istemez; istese bile harcamayamaz çünkü enerjinin birbirine dönüşüm ve sakınım yasaları vardır, doğal evrensel yasalar tüm bu işlevleri özel bir bilinç ve şuur haliyle, Varedici’nin şu an için anlamamızın imkansız olduğu “Ol Emri”nden alırlar. Evren enerjileri şuurlu ve akıllıdır. Örneğin çarpıcı olması bakımından şöyle bir örnek vermek mümkündür. Adını bilip duyduğumuz görevini hakkıyla yerine getirmiş bir yüce peygamber ya da ulusal lider neden bütünde eriyip bilgileri kaybolsun ki, o bilgilerden, o değerli deneyimlerden yararlanmak isteyecekler mutlaka vardır ve hepte var olacaktır… Bu önemli ve değerli yaşam bilgileri Evrensel Bilgi Bankalarında yani bir tür akaşik kayıt sistemi içinde zaten muhafaza edilmektedir. Levh-i Mahfuzun bir değişik yorumu da bu şekilde yapılabilir.

  Bize ait olan, kendimizde sonsuza kadar saklı tutacağımız bir şey yok ki. Her şey birlik denizine, yaşam programlarıyla işlenmiş bilgi olarak geri dönüyor. Bir tür bilgi bankasına, herkesin kullanımı için kayıt ediliyor. O nedenle bu çağın insanının kendi yaşam programı hakkında da bazı temel bilgilere astroloji aracılığıyla sahip olmasında yarar vardır diyebiliriz ama şarlatanlara karşı dikkatli ve uyanık olmak kaydıyla…

  Evren, yaşamdan yaşama sürekli doğuşlar aracılığıyla, bir eğitim alanı olarak, eksiklerini gidermek isteyenlere, ilgili dersleri özgür iradeyle sunuyor. Açık üniversite gibi. Derslere girip girmemekte özgürsünüz. Diploma hazır, ne zaman alınacağı ise yalnız ve yalnız bize bağlı...

  Bizi sevgisiyle ve enerjisiyle sarıp sarmalamış asli vatanımız olan ruhsal ailemizden kopup gezegenimize doğarken astral bedenimizde (perispri-esiri beden) inceden kabaya doğru bir hazırlık yapılır. Yaşam planımız; kadın-erkek olarak, nerede, hangi ana babadan ne zaman doğacağımız, bizim gelişim sürecimize göre ruhsal rehberlerin de denetim ve gözetimiyle ince ince hesaplanır. Bedenli yaşamın sürdürüleceğiortamın şartları incelenir. Yaşam planını onaylatabilmek için, o kişinin dünyada iken, kendileriyle ilişki kuracağı, bilgi alış-verişinde bulunacağı varlıkların da rızası alınır. İlahi yasalara tamamen uygun prensiplerle hazırlanan yaşam planı, yeryüzü şartları ile de uyum içindedir. Bu yüzden haksız bir plan olmadığı gibi ana planda belirlendiği halde tamamlanamayan deneyimler ya da dersler, karma yasası gereği bir başka yaşama aktarılır.

  Sıra gelir ilgili anne-babanın, erosun sevgi oklarıyla, bebeği doğurmaya hazırlanmalarına artık yavaş yavaş bedene doğru ince bir süzülüş başlamıştır. Şuur konsantrasyonu o boyutta kararır ve buradaki yaşamın çağrıları başlar. Varlık hazırdır...  Dünya ile ilgili yeni dersler öğrenecek, deneyimlerini arttıracaktır…


Sözlük:

İnisiye =   Kendisi ve başkaları için yol açan, yolda yürüyen ve yürüten, evrensel   yasalarla uyumlu, arınma ve aydınlanma yolunda sürekli kendini tanıma çalışmaları içinde olan kişi ve kişiler.

İnisyasyon = İnsanlığın kadim geleneklerinin devamını sağlayan ezoterik, gizli, içsel bilgi. Bu bilgiler belli bir süre, belli bir öğretiye bağlanılmadan tam manasıyla disiplinli bir şekilde aktarılamaz. Eğitim Gökyüzünden de Yeryüzünden de yapılabilir. Kişiye göre değişir. Ruhsal Dünyadan veya Yeryüzünden belli bir disiplin içinde program ve eğitim alarak, kendini tanıma, geliştirme, aydınlanma yolunda yürüyen kişinin yaptığı uygulamaların tümü.

İnisiyatör = Batıni ve içrek bilgilerin sınırlı sayıda insana aktarılmasında görev alan kişi. Üstad, kılavuz, yol gösterici, Kutup, Mürşit. (İnisiyatörün Kişisel tekamül noktasına göre bu verilen isimler değişir.) Çeşitli imtihanlar aracılığıyla kişilerin kendi ruhlarında yaşadıkları Hakikat’lerin onlara gösterilmesi, eğitilmesi, farkındalığının yükseltilmesi için çalışan kişi.

Enkarne = Bedenlenmiş

Fantomik = Hayaletimsi

Skala = Makam veya tekamül boyutu, enerji frekans aralığı.

Konsantrasyon = Odaklanma, tefekkür, bir konuda yoğunlaşma.

Ezoterik = İçsel veya Batıni

Doktrin = Öğreti

Mental = Zihni veya düşünceye bağlı olan

İmajinasyon = Düşünce yoluyla harekete geçirilen yaratıcı imgeleme. Tüm Mental çalışmalarda ve NLP tipi uygulamalarda kullanılır.

<< ÖNCEKİ BÖLÜM

SONRAKİ BÖLÜM >>

YAYIN TARİHİ:21.Temmuz.2012

 

© Astroset 2003-2012