Metafizik / New Age

Öze Varmak

Yayın Tarihi: 14.Ağustos.2008
WWW.ASTROSET.COM

  Taoizm’in Yin-Yang felsefesinin özündeki ikiyi bir etme yani kutuplaşmayı aşma kavramı, dünya var oldu olalı tüm inisiyatik öğretilerde belli bir noktadan sonra mutlaka ele alınması gereken en temel ve kadim kavramın özünü oluşturur ve içsel yolculuğa çıkan her kişi aydınlanma aşamasında bu tip felsefede kutuplaşma kavramı ile karşılaşır. Yolculuğun devam etmesi için uygulama yapmak ihtiyacı hisseder. Bilimsel araştırmalar yaparak bir yol açmayı tercih ediyorsa, bu sefer kuantum fiziğindeki dalga ve parçacık bilgisi ile karşılaşarak bilimsel olarak yine aynı noktaya gelir. Kuantum fiziği araştırmacıya; ışık-karanlık, dalga-parçacık, evet-hayır her ikiside aynı anda üst üste çakışmış olarak vardır der yani seçene göre “o” ya da “bu” ayırımcı mantığını değilde “o, ya da bu aynı anda vardır” mantığını sunarak, karşılaşılan olaya aynı anda her iki yönüyle de bakma fırsatını sunar: böylelikle kutuplaşmayı aşmaya iyi bir örnek oluşturur. Kuantum fiziği ile ilgilenenler Nasreddin Hoca fıkralarını bu fiziğin temeline uygun bulurlar.
  Örneğin hocanın ona derdini anlatan her iki tarafa da haklısın dedikten sonra onu izleyen kişinin ‘olur mu hoca, bu kadar da herkes haklı olur mu? ‘demesine ‘sen de haklısın’ diye yanıt vermesi daha önce belirttiğimiz
gibi, “kutuplaşmanın içinde kesin ve tarafsız bir iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış olmadığını” anlatmak içindir.. Kadim Bilgelik fıkralar yoluyla da insana aşkın bir bakış sunmaya hep çalışır, nereden hangi bilgiyi alacağımız ise bizim bakış açımızla ilgilidir ki, amaç ta zaten öncelikle bakış açısını değiştirmeyi ve bunun hiç de sanıldığı kadar zor olmadığını göstermektir.

  Önceki bölümlerde de ifade edildiği gibi her değerlendirme kişiseldir ve bakan kişinin bulunduğu nokta ile bakış açısına bağlıdır, bu nedenle o kişiye göre daima doğrudur. Bu probleme farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorsak, kutuplu görmeyi ya da daha doğrusu kutuplanmayı aşarak görmeyi öğrenmeliyiz. Her bakışta, eşzamanlı olarak zıt kutbu da birlikte görebilmeyi öğrenmek zorundayız. İçgörümüz karşılaştığı olayla ilgili olarak kendine hak verdiği kadar başkasına yani karşısındakine de hak vermeyi öğrenmeli ve bunu bir yaşam biçimi haline getirmelidir çünkü hiç kimse tek başına her zaman haklı olamaz, sürekli olarak bir kutuptan diğerine gidip gelebilmek esneklik ve aydınlanma gerektirir. Her iki ucu da anlamak için gayret sarfetmek bir inisiyenin gerçek iç çalışmasıdır, tıpkı doğru nefes almak veya hergün belli sürelerde meditasyon yapmak gibi. Tek yanlı her türlü yanıt bir yargı niteliği taşır ve hem bizi hem karşı tarafı ikiye böler.
  Tedbir alınması gereken çok haklı durumlarda dahi o tedbiri de içsel bölünme yaşamadan ve yargılamadan almak ve negatife onun istediği bölünme etkisine kapılmadan yanıt vermek çok önemlidir. Eğer kendimizi kandırmaktan çoktan vazgeçmişsek böyle bir bakış oluşturup oluşturamadığımıza dürüstçe bakmak, kişinin aydınlanma noktasını da gösteren eden önemli bir işaret levhasıdır.

  Kutuplaşma kavramı hakkında net ve sade bilgilere ulaşmak ve rahat uygulama yapmak için konuyu akışa da uygun olarak kısaca özetlersek şunları söylemek mümkündür:

  “ Evrende her şeyin bir karşıtı vardır. İyilik ve kötülük gibi, ateş ve su gibi,  sevgi ve nefret gibi, merhamet ve zalimlik gibi, sıcak ve soğuk gibi. Her şeyin karşısına bir de diğer ucu konmuştur. Bu dengedir. Böylece hiçbir şey tek uçta birikemez. Ne sadece pozitif vardır, ne de sadece negatif. İkisinin var oluyor olması Bütün’ü meydana getirir. Bütün dediğimiz şeyin içinde her şey vardır. Her şeyden biraz katılmıştır böylece denge oluşmuştur ve Bütün meydana gelmiştir. Bütün dediğimiz şey her şey olandır. Hiçbir Bütün tek bir şeyden oluşamaz. Ne zamanki her şeyi kendi çatısı altında toplar işte o zaman Tüm’e varır Bütün olur. Böylece ikiyi bir eder yani her şeyi bir yerde toplar.

  Bu şu demektir. Aslında sevgi ve nefret aynı şeydir. İyilik ve kötülük aynı yerdendir. Bu iki uçların hepsi aslında aynı şeydir. Onların aynı şey olabilme halinin meydana gelebilmesi durumu ise ikiyi bir etmektir.

  Kötülük olmadan iyilik olamaz. Nefret olmadan sevgi olamaz. Sıcak yoksa soğukta yoktur. Çünkü birinin varlığı diğerini var edendir. Bir oluşum ister istemez karşıtını doğuracaktır. Denge böyledir. Nerede uçlaşırsanız karşıt dengeyi kendinize çekersiniz. Yeniden balansı oluşturabilmek istersiniz, dengenin içinde hepsi vardır. Ne sadece iyi olmak anlamlıdır ne de sadece pozitif olmak çok önemlidir denge halinde bulunmak önemlidir.

  Her ikisini de denge içinde bir çatı altında toplamak mühimdir. Bu yaradılışın özüdür. Hem negatifi hem pozitifi denge halinde bir çatı altında toplamak... Bütün budur. İkinin bir olması hali budur. Zıt kutupların denge hali içinde tek bir bünyede toplanabilmesi çok önemlidir.

  O nedenle bizlerinde karşılaştığımız hiçbir  düşünceyi, hiçbir olguyu itmeden, onlara karşı durup direnç koymadan anlamanız gereken durumlar olabilir. Olan her şey Bir’den gelmektedir. Hayır ve şer Bir olandan gelmektedir. Öyleyse ikisi de aynıdır. Bir olanda denge halinde birleşmiştir.

  Negatif enerjide bir enerji dalgasıdır. Tıpkı pozitif gibi. Yani “en özünde” bir fark yoktur. Bu farkın olmaması durumu “en öze” vardığımızda bakidir. Sadece Bir ve Tek olanda diğerlerinden farksız hale dönüşür. Ancak oraya varmayanlar için negatif enerji pozitif enerjinin karşıtıdır. Yani pozitif enerjiye ne anlamlar yüklediysek, onların tam aksidir. İş bu noktada olunca negatif enerji oldukça tehlikeli bir hal bile alabilir. Vereceği zararları önceden tahmin edemez, hiç bilemeyebiliriz.

  Negatif enerjide, tıpkı diğerleri gibi, derece derecedir; seviye seviyedir. En azı yine en az  düzeyde, en çoğu da yine en çok düzeyde zarar verir. Bu sizin ne kadarına bulaşmak istediğinize göre değişir. Yani alacağınız zarar bulaştığınız seviye ile doğru orantılıdır.

  Siyah enerji gezegenimizde negatif planları temsilen kullanılmaktadır. Hayır planı ve şer planı gibi iki ana grupta toplar isek, anlayabiliriz ki negatif enerji burada şer planına karşılık gelmektedir.

  Negatiften Kendini Koruma
 
Kendimizi koruma kısmına gelir isek; ilk yapabileceğiniz şey bu tip enerjilerden uzak durmaktır yani basbayağı bildiğiniz biçimde uzak kalmak. Çünkü o sızacak bir zayıf halimizi, zaafımızı her daim bekler. Bu da onun vazifesidir zaten. O sebeptendir ki destur deyip uzak kalınmalıdır ki, kutsal kitaplarımızda da bu böyle ifade edilmiştir bizlere…

  Ola ki bilmeden istemeden maruz kaldınız bu etkiye, işte o zaman onu defedecek şey yalnızca imandır. Tanrı ışığının barındığı yerde negatif enerji duramaz. Yüreğinizde Tanrının ışığını barındırabilirseniz, işte o zaman tüm negatifliklerin sizden uzaklaştığını ve yüreğinizin sevgiyle, olup biteni hemen dönüştürmeye başladığını hissedeceksiniz.”

  Bu kısa açıklamadan sonra Zıt görünen şeyler aynı yerden gelmekte ve aynı yerde denge halinde bulunmaktadır  öyleyse her şey Bir’dir, iki olan bir yanılsamadır demek daha doğrudur çünkü bu ikiyi bir etme kavramı iyi anlaşılmadığında insanı ciddi bir dejenerasyona iyi de kötü de aynıdır gibi karmaşa yaratacak kavramlara götürebilir  ve kişinin inancını, duruşunu sarsabilir, hatta yürüdüğü yoldan çıkmasına neden olabilir…

  Bu tip bilgileri araştırırken de egonun yaratacağı yanılsamalardan korunmak ve içimizdeki egoya değilde kendimiz olana sığınmak en büyük yardımcımızdır…

Kaynakça: Hastalık İyileşmeye Giden Yoldur- Mozaik Yayınları

>>Önceki Bölüm

 

© Astroset 2004-2010