Nea Nepal'de

Bölüm 14

WWW.ASTROSET.COM

RUHSALLIK NE DEMEKTİR?

  “Zihinsel karışıklıklar için her zaman olumsuz düşünmekten vazgeçin” diyerek şaşırttı bizi Asita öyle büyülenmiştik ve öyle bir akış vardı ki aramızda ne bizim canımız ayağa kalkmak hatta yemek yemek  istedi ne de o sözünü kesti çünkü kaptan kapa akış vardı ve gerçek bir öğretmen bunu asla durdurmazdı, yerin, zamanın, mekanın ya da yapılacakların bu yaşanan ruh hali karşısında ne önemi olabilirdi ki? Biz ikimizde bir açılım yaşamaya başlamıştık ilk kez ve ben bunu öğretmenimin gözlerinde izleyebiliyordum. Bir an yüzünde belli belirsiz bir gülümseme dolaştı ve devam etti sözlerine:
  "
En sonunda bu karışıklığa gerçekten de son verebilir, kendimizi bırakır ve biraz yer açarız. Abhisheka'nın, yani dökme ve akıtmanın gerçekten başladığı an budur çünkü bu anda bir şeyler yapma çabalarımızı, meşguliyetimizi ve tüm karmaşayı bir kenara bırakırız. Son olarak bizim için nadir olan bir biçimde gerçekten, uygun bir biçimde durmaya zorlanırız. Bazen şok tarzında ve ardı ardına yaşanan, nedeni çözülemeyen olaylar da bu etkiyi yaratır ve bizde bir boşluk alanının ortaya çıkmasına neden olur. İşte o kritik noktada geriye dönüp kaçmak ya da cesaretle kendimizi tanıma yoluna girmek bizim özgür seçimimizdir.
  Edindiğimiz bilgiden, okuduğumuz kitaplardan, yaşadığımız tecrübelerden, gördüğümüz rüyalardan bile oluşturmuş olduğumuz çok farklı savunma mekanizmalarımız vardır. Ama artık uyanış başladığı için ruhsallığın gerçekten ne olduğunu sorgulamaya başlarız. Bu yalnızca dindar, iffetli ve iyi olmaya çalışma sorunu mudur? Ya da diğer insanlardan daha çok öğrenmeye veya hayatın anlamını daha çok anlamaya mı çalışmaktır? "

  Ruhsallık gerçekten de ne demektir?
 
"...Ailece gittiğimiz ibadet yeri ve bu inancın doktrinleri her zaman ulaşabileceğimiz kaynaklardır ama bunlar aradığımız cevaplar değillerdir; bir şekilde yetersiz ve uygulanamaz cevaplardır. Bu yüzden içine doğduğumuz ruhsal öğretinin doktrin ve dogmalarından uzaklaşırız.
  Ruhsallığın çok heyecanlı ve renkli bir şey olduğuna da karar verebiliriz. Kendimize bazı egzotik ve farklı mezhep veya dinler içinde cevap ararız. Başka tür bir ruhsallığı benimser, belirli bir şekilde davranır, ses tonumuzu, yeme alışkanlıklarımızı ve genelde tüm davranışlarımızı değiştirmeye kalkışırız. Ama bir süre sonra bu kendini kandırmaca çok beceriksizce, belirgin ve tanıdık bir hal alır. Bu tavırların bizim kendi tavırlarımız olmasını isteriz ama tamamen bizim parçamız olmazlar. Bu "aydınlanmış" davranışların kendi yapımızın bir parçası olmasını istememiz dışında zihinlerimizde nevroz vardır. -Böyle kutsal bir tavırla ve geleneklere de uygun hareket ediyorsam, bu nasıl olabilir? Elbetteki zihnimdeki karışıklık yüzünden oluyordur. Ama daha ne yapabilirim  ki?- diye merak etmeye başlarız. Yeni benimsediğimiz inancın kurallarına olan bağlılığımıza rağmen bu zihin karışıklığı devam eder. Nevroz ve hoşnutsuzluk sürer. Hiç bir şey yerine oturmaz; öğretilerle bağlantı kuramamışızdır.
  Bu noktada gerçekten de
"iki zihnin birleşmesi" ne yani kabımıza bir inisiyatörün bilgi aktarımına ihtiyacımız vardır. Abhisheka olmaksızın ruhsallığa ulaşma amaçlanamaz, gerçek bir teslimiyete değil de ancak yüksek bir ruhsal koleksiyon noktasına varılır. Değişik davranış biçimleri, farklı konuşma ve giyinme tarzlarını, düşünce ve her türlü hareketi toplamaktayızdır. Ve bunların tümü yalnızca kendimize dayatmaya çalıştığımız bir birikimdir.

  Gerçek üyeliğe kabul, yani Abhisheka teslimiyetten doğar. Yani egonun azgın atları, inisiyatörün bilgeliğine ve evrenin gücüne teslim edilir. Teslimiyet de tüm nevrozları ve kafa karışıklıklarını çözer. Aslında sorunun çözümü basittir de ona ulaşacak ruh haline gelebilmek zor ve karışık bir süreç gerektirebilir.
 
Kendimizi duruma olduğu gibi açar ve öğretmenle gerçek bir iletişim kurarız. Tüm durumlarda, öğretmen açık bir biçimde hazırdır ve eğer biz de kendimizi açarsak, bu koleksiyonumuzdan vaz geçmeye istekliysek üyeliğe kabul başlar.
  ''Kutsal'' hiçbir törene gerek yoktur. Aslında bu töreni "kutsal" diye düşünmek muhtemelen budistlerin
"Mara' nın kızları" diye adlandırdıkları tarafından baştan çıkarılmaya benzer. Mara aklın nevrotik eğilimlerini, varlığın dengesiz durumunu temsil eder ve kızlarını bizi baştan çıkarmaları için gönderir. İki zihnin birleşmesinin gerçekleştiği bu olayda Mara’nın kızları da yer aldığında, kızlar "Kendini huzurlu mu hissediyorsun? Bunun nedeni bu ruhsal talimatı anlıyor olman, sana olmakta olan şey ruhsal bir olaydır çünkü, bu tamamen kutsal bir şeydir." derler. Çok tatlı, yumuşak bir ses tonuyla gelirler ve sevgi dolu güzel bir ileti getirerek bizi "iki zihin arasında" gerçekleşen bu buluşmanın "büyük bir mesele" olduğuna inandırırlar. Daha zihnin bu tür samsarik (Samsara Döngüsü Karmadan bir türlü kurtulamamak anlamına gelir)  kalıplarını üretmeye devam ederiz. Bu durum Hıristiyan düşüncesinde elmayı ısırma olayına benzer, bir baştan çıkarmadır.
 
Abhisheka'yı kutsal bir olay olarak değerlendirirsek, dikkatimiz hemen dağılır çünkü artık değerlendirme yapmaya başlamış oluruz. Böyle kutsal bir şey yaptığımız için Mara'nın bizi kutlayan kızlarının seslerini duyarız. Bu Törensel olayda bizi onurlandırıyorlarmış gibi davranarak şarkılar söyler, etrafımızda dans ederler. 

  İki zihnin buluşmasında en önemli şey açıklık
  İki zihnin buluşması gerçekten çok doğal bir biçimde meydana gelir. Hem talimat veren kişi hem de öğrenci dünyadaki en önemli şeyin açıklık olduğunu anladıkları bir hal içinde karşılaşırlar. Bu tamamen önemsizdir, gerçekte sıradan, hatta hiç bir anlamı olmayan bir olaydır. Kendimizi ve dünyayı bu şekilde görebildiğimizde aktarım hemen gerçekleşir. Tibet geleneklerinde bu görüşe "sıradan zihin" anlamına gelen thamal-gyi-shepa denir. Tamamen açılma, tüm değerlendirmelerin ve biriktirmelerin yokluğu en önemsiz olanıdır. Böyle önemsiz bir şeyin çok önemli olduğunu, bunun gibi bir sıradanlığın aslında sıra dışı olduğunu sanırız. Ama bu tür bir düşünce Mara'nın kızları tarafından daha ileri seviyede baştan çıkarılma olur. Eninde sonunda, ‘Özel Bir İnsan’ olmaya çalışmaktan vazgeçmek zorundayızdır.”

<< Önceki Bölüm

Sonraki Bölüm >>

 

© Astroset 2004-2010